Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2019/1173 E. 2020/5426 K. 26.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1173
KARAR NO : 2020/5426
KARAR TARİHİ : 26.10.2020

MAHKEMESİ: … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonucunda, mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından kararın vekalet ücreti yönünden kaldırılmasına dair verilen karar davacılar vekili tarafından süresinde, davalı vekili tarafından katılma yolu ile temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, şifahen yapılan sulh sözleşmesinin infaz edilememesine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/820-1112 sayılı dosyası ile davalı …’ye yönelik dava konusu 239, 301, 302, 419, 631, 641, 643, 767, 115 ve 116 parsel sayılı taşınmazlar ile dava konusu olmayan 464 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan babaları Mustafa Mercan’ın mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak eşinin yeğeni olan davalı …’a satış suretiyle temlik ettiği iddiası ile açtıkları davada sulh nedeniyle Karar Verilmesine Yer Olmadığına karar verildiğini, ancak davalının sulhten vazgeçtiğini, 631 parsel sayılı taşınmazı muvazaalı olarak davalı kardeşleri …’a satış suretiyle temlik ettiğini, 464 parselin de dava dışı DSİ’nin kamulaştırması nedeniyle elden çıktığını, bu taşınmaz yönünden dava açma haklarını saklı tuttuklarını ileri sürerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilesini istemişlerdir. Davalılar, aynı talebe ilişkin daha önce açılan davada davacıların imzaladıkları 05.12.2014 tarihli belge ile taleplerinden feragat ettiklerini ve davalıyı ibra ettiklerini, sulhun kesin hüküm gibi sonuç doğurduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/820-1112 sayılı dosyası ile eldeki davanın davacıları tarafından, dava konusu 239, 301, 302, 419, 464, 631, 641, 643, 767, 115 ve 116 parsel sayılı taşınmazları mirasbırakan babaları Mustafa Mercan’ın mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak eşinin yeğeni olan eldeki davanın davalılarından …’a satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürüp, payları oranında tapu iptal ve tescil istemli dava açtıkları, davacılar vekilinin 05.12.2014 tarihli dilekçe ile tarafların sulh olduklarını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirdiği, mahkemece sulh nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, eldeki davanın 04.04.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 114. maddesinin (i) bendinde, “aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartı olarak öngörülmüş; aynı yasanın 303. maddesinin ilk fıkrasında ise “bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir” denilmek suretiyle kesin bir hükmün başka bir davada, dava şartı olarak değerlendirilebilmesi için her iki davanın tarafları, sebepleri ve konularının aynı olmasının zorunlu olduğu vurgulanmıştır.Mahkemece kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmişse de, inceleme konusu davada şifahen yapılan sulh sözleşmesinin infaz edilememesine dayalı tapu iptal ve tescil hukuksal nedenine dayanıldığı, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/820 Esas sayılı dosyasında ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.O halde, farklı hukuksal nedenlere dayalı açılan davalar arasında kesin hükümden söz edilemeyeceğinden bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir. Hal böyle olunca; kesin hüküm dava şartının olayda oluşmadığı gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacılar vekilinin değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 371/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren … 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.