Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/553 E. 2018/15198 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/553
KARAR NO : 2018/15198
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu … Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.12.2018 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … ve vekili Avukat … ile temyiz edilen davacı vekili Avukat … geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, 82 yaşında olduğunu, davalı … ve dava dışı Mustafa’nın eşinin ölümünden sonra yaşadığı acı günlerinde manevi destekleri ile kendisini mahçup hissettirdiklerini, duygu sömürüleri ile lehlerine vasiyetname düzenlediğini, ölümünden sonra mirasçıları ile ihtilafa düşebilecekleri, ölümüne kadar kendisine bakacakları telkini ile de 1632 parselde kayıtlı 1 nolu bağımsız bölümünün davalı …’a temlikinin sağlandığını, gerçek iradesinin ölünceye kadar bakım akdi olmasına rağmen hileli hareketlerle bağış suretiyle gerçekleştirildiğini, davalının devirden sonra ziyaretleri ve manevi desteğini kestiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
Davalı, davacıya baskı yapmadığı gibi herhangi bir vaatte de bulunmadığını, temlikin iradi olduğunu, dava konusu taşınmazın koşulsuz bağışlandığını, bağıştan rücu koşullarının da gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalı vekili tarafın yaptığı istinaf başvurusu … Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı …’in çekişme konusu 1632 parselde kayıtlı 1 nolu bağımsız bölümü … 9. Noterliği’nin 23.02.2015 tarihli vasiyetnamesi ile davalı …’e vasiyet ettiği, 26.02.2015 tarihinde de davalı …’e koşulsuz olarak bağışladığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 39. maddesinin 1. fıkrasındaki “ Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır” hükmü amirdir.
Somut olayda, davacının 1 nolu bağımsız bölümünü bağışlama iradesi ile 23.02.2015 tarihinde davalıya vasiyet ettiği, aynı iradenin 26.02.2015 tarihli resmi senede de yansıdığı, bu şekliyle temlikin iradi olduğu, tanık beyanları ile hile iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 1.630.00.-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.