Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/5338 E. 2019/1383 K. 27.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5338
KARAR NO : 2019/1383
KARAR TARİHİ : 27.02.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan …’ın maliki olduğu 36007 ada 11 parsel sayılı taşınmazın çıplak mülkiyetini, mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak satış yolu ile davalı gelini Nevriye’ye temlik ettiğini, mirasbırakanın ilk eşinin ölümü üzerine oğlu …ve davalı gelini ile birlikte oturduğunu ancak temlikten sonra evden kovulması nedeniyle davacı … ile evlenip daha önce sattığı başka bir taşınmazın parası ile Torbalı’da mütevazi bir ev alıp buraya yerleştiğini, mirasbırakanın davalıya yaptığı temlikten pişmanlık duyarak açmış olduğu tahliye ve ecrimisil davasında temlikin bedelsiz olduğunu ikrar ettiğini ileri sürerek çekişme konusu 36007 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tescilini, olmadığı taktirde tenkisini istemişler; aşamalarda, davayı miras paylarına hasretmişlerdir.
Davalı, isteğin zamanaşımına uğradığını, 1979 yılından beri ikamet ettiği çekişme konusu taşınmazı yaklaşık 12 yıl önce mirasbırakandan satın aldığını ve taşınmazın rayiç bedelini mirasbırakana ödediğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1928 doğumlu mirasbırakan …’ın 03.05.2014 tarihinde ölümü üzerine davacı eşi …, ilk eşinden olma davacı çocukları … ve … ile dava dışı çocukları … ve …’ın mirasçı kaldıkları, davalı …’nin ise mirasbırakanın oğlu …’ın eşi olduğu, çekişme konusu 122 m2 miktarlı, bir katlı avlulu ev vasıflı 36007 ada 11 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken mirasbırakanın bizzat intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 01.08.2002 tarihinde davalı …’ye satış yolu ile temlik ettiği, eksiğin giderilmesi suretiyle getirilen … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/508 esas (yetkisizlikle … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin
2015/23 esasına kayıtlı) sayılı dosyasında, mirasbırakanın, çekişme konusu 11 parsel sayılı taşınmazdaki intifa hakkına dayalı olarak davalıya karşı 01.11.2012 tarihinde açtığı tahliye ve ecrimisil istekli davanın yargılaması sırasında mirasbırakanın ölümü üzerine davayı takip etmek istemeyen bir kısım mirasçı bakımından karar verilmesine yer olmadığına, davayı takip edenler bakımından ise aktif dava ehliyeti ve hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 26.09.2018 tarihinde onandığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; davalı yanın tanık deliline dayandığı ve tanıklarını bildirdiği halde bu tanıklar dinlenilmeyerek davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır.
Hal böyle olunca; davalı tanıkları dinlenerek ve yukardaki ilkeler gözetilerek mirasbırakanın gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.