Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/4678 E. 2018/15686 K. 19.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4678
KARAR NO : 2018/15686
KARAR TARİHİ : 19.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki davadan dolayı … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.05.2015 gün ve 2012/340 Esas- 2015/266 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 04.07.2018 gün ve 13582-11773 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ……..bırakanı …….. Sönmez’in maliki olduğu 176 ada 15, 40 ada 87 ve 156 ada 47 parsel sayılı taşınmazlarını eşinin ……..i olan davalıya temlik ettiğini, yapılan işlemlerin ……..çılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı,yapılan satış işlemlerinin gerçeği yansıttığını, dava konusu taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ilişkin verilen karar tarafların temyizi üzerine Dairece “..Somut olaya gelince; her ne kadar dinlenen davacı tanıkları temliklerin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmuş iseler de bu davanın kabulü halinde ……..çı sıfatı ile hak sahibi olacak davacının ……..leri olan dava dışı ……..çılar murisin borçlandığını, borçlarını ödemek amacı ile taşınmazları sattığını, yapılan işlemlerin gerçek satış olduğunu bildirdikleri gibi murisin ……..çıların mal kaçırmasını gerektirir bir neden de ortaya konulamamıştır. ……..çıları ile hiçbir problemi olmayan ……..bırakanın kayınbiraderi olan davalı lehine işlem yapması hayatın olağan akışına terstir. Öte yandan salt bedeller arasındaki fark tek başına muvazaanın kanıtı değildir. Bu somut olgular yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde dava konusu temlik işlemlerinin gerçek satış olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya karşı davacı tarafından karar düzeltme istenmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, dosya temyiz aşamasında iken 01.06.2017 tarihli ………… üzerinden gönderilen dilekçe ile davalının temyiz isteğinden feragat ve davayı kabul ettiği, tarafların sulh olduklarını belirttiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında yapılan anlaşmanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 307-315 maddeleri uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olduğu anlaşılmış, HGK’nin 21/11/1981 gün ve 1981/2-551 sayılı kararları uyarınca, hükümden sonra ortaya çıkan temyiz ve karar düzeltme incelemesine engel oluşturan taraf işlemlerine ilişkin hüküm verme yetkisi hükmü veren mahkemeye ait olduğu açıktır.
Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine, yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davacının bu yönlere değinen karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kabulüne, Dairenin 04.07.2018 tarih ve 2015/13582Esas- 2018/11773Karar sayılı bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 07.05.2015 tarih, 2012/340 Esas, 2015/266 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.