Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/4671 E. 2018/14699 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4671
KARAR NO : 2018/14699
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan …’un maliki olduğu 231 parsel sayılı taşınmazın … İcra Müdürlüğünün 2006/70 talimat sayılı dosyası ile davalılardan … A.Ş.’ye 19.900,00 TL ihale bedeli ile alacağına mahsuben satıldığını, bilahare taşınmazın diğer davalı …’e haricen devredildiğini, mirasbırakanın 13.12.2006 tarihinde öldüğü, icra yoluyla satışın ise 08.05.2008 tarihinde yapıldığını, usulsüz tebliğ ile yapılan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmaza ilişkin satışların iptali ile mirasbırakan adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile Mehmet Karakuş mirasçıları adına tescile karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 231 parsel sayılı 46.000m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmaz mirasbırakan … adına kayıtlı iken icra yoluyla satıştan davalı banka adına tescil edildiği, onun da davalı …’e 04.02.2011 tarihli satış akdi ile devrettiği, mirasbırakan…’in 13.12.2006 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi Terfe ile çocukları …, …., …, …, …, …, …, …, … ve …’ün kaldığı, davacı … dışında diğer mirasçıların davada yer almadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
T.M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde “… Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
T.M.K’nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (ll.l0.982 tarih l982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K’nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre temyize konu sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.