Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/4453 E. 2018/13741 K. 22.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4453
KARAR NO : 2018/13741
KARAR TARİHİ : 22.10.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : … VD.
DAVALILAR : … VD.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL- BEDEL İADESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde bedel davası sonunda, yerel mahkemece davalılar Uğur ve Galip yönünden davanın reddine, diğer davalılar Meryem ve … İnşaat şirketi yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
Davacılar; maliki oldukları 298 ada 20 parsel sayılı taşınmazın ifraz ve tevhid işlemlerini yapması için 22/05/2012 tarihinde davalı … ve dava dışı …’a vekalet verdiklerini, aynı tarihte diğer davalı … İnşaat Mobilya Dekorasyon Ahşap Sanayi Tic. Ltd.Şti ile de,… 2. Noterliğinin 22 Mayıs 2012 tarih ve 06430 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesini yaptıklarını, 24/07/2012 tarihinde davalı …’nın vekalete istinaden, haberleri ve rızaları olmaksızın dava konusu taşınmazı düşük bir bedelle diğer davalı … İnşaat şirketine satış yoluyla temlik ettiğini, davalı …’in de taşınmazı bünyesinde çalışan … isimli şahsa 01/11/2012 tarihinde bedelsiz olarak devrettiğini, davalı …’in de taşınmazı 13/12/2012 tarihinde davalı …’e bedelsiz olarak temlik ettiğini, davalılarca yapılan devir işlemlerinin gerçek bir satış olmadığını ve kendilerinden mal kaçırmak kastı ile yapıldığını, davalı … İnşaat şirketi tarafından taşınmaz üzerinde inşaata başlanılmadığını ileri sürerek 20 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile eski payları oranında adlarına tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazın satış tarihindeki değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı …, davacıların hem tevhit işlemlerinin yapılması hem de kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldıktan sonra müteahhite taşınmazın satışının yapılması amacıyla kendisine vekalet verdiklerini, vekalet görevini kötüye kullanılmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davalı …’un iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olduğu, davalı Galib’in kat karşılığı inşaat sözleşmesine uygun olarak taşınmazı devrettiği gerekçeleriyle davalılar Uğur ve Galip yönünden davanın reddine, diğer davalılar Meryem ve … İnşaat şirketi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacılar …, … ve …’ün… 2. Noterliğinin 22.05.2012 tarihli ve 6431 yevmiye nolu vekaletnamesiyle 16 parsel sayılı taşınmazın, davacı …’ın… 2. Noterliğinin 22.05.2012 tarihli ve 6434 yevmiye nolu vekaletnamesiyle 14 parsel sayılı taşınmazın ve davacı …’nın da… 2. Noterliğinin 22.05.2012 tarihli ve 6465 yevmiye nolu vekaletnamesiyle 17 parsel sayılı taşınmazın ifraz, tevhit ve satışı konusunda davalı … ve dava dışı …’u vekil tayin ettikleri, anılan parsellerin 05.07.2014 tarihinde tevhidi ile çekişme konusu 20 nolu parselin oluştuğu, çekişmeli 20 nolu parselin vekil Galip tarafından 24.07.2012 tarihinde diğer davalı … İnş. Mob. Dek. Ah. San. Tic. Ltd. Şti.’ye, … isimli şirketin de 01.11.2012 tarihinde diğer davalı … Korkmaz’a, Meryem’in de 13.12.2012 tarihinde diğer davalı …’e satış suretiyle temlik ettiği, 27.01.2014 tarihli dilekçesi ile eldeki davadan haberdar olduğunu ileri süren dava dışı Yiğithan İşler’in de 21.02.2017 tarihinde çekişmeli taşınmazı cebri satış suretiyle iktisap ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Bu usul kuralının kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
Hâl böyle olunca, dava konusu 298 ada 20 parsel sayılı taşınmazın dava dışı üçüncü kişiye temlik edilmesi nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve bu yöndeki usulü eksiklik giderildikten sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken değinilen yön üzerinde durulmaksızın yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacıların değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların inclenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.