Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/4414 E. 2020/6532 K. 08.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4414
KARAR NO : 2020/6532
KARAR TARİHİ : 08.12.2020

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından temyiz edilmiş, mahkemece temyiz başvurusunun süresinde yapılmadığı gerekçesi ile davalıların temyiz başvurusunun reddine dair verilen karar davalı … vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.12.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … ve vekili Avukat …ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat … geldiler, davalı … geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Davacılar, mirasbıranları …’in mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak davalı …’ı vekil tayin ederek 2236 ve 2651 parsel sayılı taşınmazlarını kardeşi olan davalı …’e devrettiğini ileri sürerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamışlardır. Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından temyiz edilmiş, mahkemece süresinde yapılmadığı gerekçesi ile davalıların temyiz başvurusunun reddine dair verilen ek karar davalı … vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Bilindiği üzere, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Tebligat Kanunu göre ‘tebligat’ tebligat yapılacak kişiye, bilinen en son adresinde yapılır. Kişi son adreste bulunamamışsa, tebliğ memuru bulunabileceği adresi araştırır. Bulamazsa, durumu muhtarlığa onaylatmak suretiyle saptar. Tebliği çıkaran kuruluşa bildirir. İlgili kuruluş adresi, kişinin mensubu olduğu kurumlardan Tapu, Muhtarlık, Nüfus, Vergi Dairesi, Belediye idaresinden araştırır. Buna rağmen, adres tespit edilemezse adres meçhul sayılarak ilanen tebligat kararı verilebilir.19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 11/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun ile değişik 7201 Sayılı Tebligat Kanununun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.Aynı Kanun’un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
Söz konusu 7201 Sayılı Yasanın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin madde gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanuna göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır. 7201 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Muhatap o adreste hiç oturmamış ya da adresten ayrılmış dahi olsa tebligat iade edilmeyecek, 21/2. madde gereğince işlem yapılacaktır. Bunun yapılabilmesi için de tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğunu tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat yapılmalıdır.Diğer taraftan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Kendisine veya adresine Kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.” Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır” düzenlemesi yer almaktadır. Söz konusu maddeye göre tebligat yapılabilmesi, muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmaması şartına bağlanmıştır. Adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilmesi halinde ise, 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılacaktır.Bir diğer anlatımla, gerçek kişilere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, daha önce aynı adreste kendisine usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasına rağmen, muhatabın adres değişikliğini bildirmemiş olması ve adres kayıt sisteminde bir adresinin bulunmaması zorunludur.Hemen belirtilmelidir ki, yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 1982 Anayasası’nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde: “(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir”. hükmü düzenlenmiştir.Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.
Somut olaya gelince; dava dilekçesinde davalıların adresi olarak gösterilen …Bahçelievler/İstanbul adresine yapılan tebligatların adresten ayrıldıkları açıklaması ile iade edildiği, 2007 yılına ait vekaletnamede ve resmi akitte geçen adreslere yapılan tebligatların da adreste tanınmadıkları açıklaması ile iade edildiği, bunun üzerine anılan vekaletnamede ve resmi akitte geçen aynı adreslere Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılarak yargılamaya devam edildiği anlaşılmakla, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan düzenlemelere göre davalılara yargılama boyunca yapılan tebligatların, Tebligat Kanununun ilgili maddelerine uygun olarak yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.Buna göre, davalıların temyizinin süresinde yapılmadığı yönündeki ek karar doğru olmadığından davalıların temyiz isteğinin reddine dair 20.06.2018 tarihli ek kararın ORTADAN KALDIRILMASINA,Hal böyle olunca, davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesinin ve duruşma gününün tebliği, taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken usulsüz tebligat ile yetinilerek savunma ve hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davalı … vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.