YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4005
KARAR NO : 2020/5112
KARAR TARİHİ : 15.10.2020
MAHKEMESİ : …BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece …’in çekişme konusu taşınmazdaki payını üçüncü kişiye satması nedeniyle, Tapu Müdürlüğü hakkındaki davanın ise husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, diğer davalı … hakkında ki davanın adına kayıtlı 147/98304 pay yönünden kabulüne karar verilmiş, davacı ve davalılardan … vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi … ‘un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, Beykoz 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/548 E., 1999/549K. sayılı dava dosyası ile davalılar hakkında açtığı tapu iptal ve tescil davası sonucunda mahkemece lehine hüküm kurularak davalılar adına kayıtlı çekişme konusu 101 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki payın iptali ile adına tesciline karar verildiğini, anılan kararın 09.02.2000 tarihinde kesinleştiğini, mahkeme hükmü infaz edilmeden davalılardan …’in çekişme konusu taşınmazdaki payını dava dışı üçüncü kişiye satarak devrettiği, diğer davalı …’in ise bir kısım payını devrettiğini ileri sürerek, bahse konu mahkeme ilamında belirtildiği şekilde tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, gerçekleşen işlemden idarenin sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … ve …, kesin hüküm nedeniyle davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, …’in çekişme konusu taşınmazdaki payını üçüncü kişiye satması nedeniyle, Tapu Müdürlüğü hakkındaki davanın ise husumet nedeniyle reddine karar verilmiş, diğer davalı … hakkında ki davanın adına kayıtlı 147/98304 pay yönünden kabulüne karar verilmiş, davacı ve davalılardan … vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; Beykoz 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1999/548E., 1999/549K. ve 09.02.2000 kesinleşme tarihli ilamı ile davacı tarafından davalılar aleyhine paydaş olduğu dava konusu 101 ada 7 parsel sayılı taşınmazda payına düşen kısım yönünden özel parselasyon yapmak suretiyle 227 m²’lik alanın davacıya satıldığı, zilyetliğin devredildiği, ancak tapuda devrin yapılmadığı gerekçesiyle açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda dava konusu 7 parsel sayılı taşınmazın davalı … adına tapuya kayıtlı 1293/24576 payının 2586/49152 pay kabul edilerek 101/49152 payın tapu kaydının iptaline ve davalı … adına kayıtlı 985/12288 payın 3940/49152 pay kabul edilerek 101/49152 payın tapu kaydının iptaline, her iki davalının paylarından iptaline karar verilen 202/49152 payın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, bahse konu mahkeme hükmü Tapu Müdürlüğünce infaz edilmeden davalılardan …’in çekişme konusu taşınmazdaki payının tamamını dava dışı Sırrı Dökunter’e satarak devrettiği, diğer davalı …’in ise 147/98304 pay üzerinden malik olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hakkında maddi anlamda kesin hüküm bulunan bir hukuki uyuşmazlık yeniden dava konusu yapılamaz. Kesin hükmün yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114. maddesinin (i) bendinde, “aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartı olarak öngörülmüş; aynı yasanın 303. maddesinin ilk fıkrasında ise “bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir” denilmek suretiyle kesin bir hükmün başka bir davada, dava şartı olarak değerlendirilebilmesi için her iki davanın tarafları, sebepleri ve konularının aynı olmasının zorunlu olduğu vurgulanmıştır.
Somut olayda, davacı ile davalı … arasında daha önceden Beykoz 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1999/548E., 1999/549K. ve 09.02.2000 kesinleşme tarihli ilamı ile uyuşmazlığın kesin hükümle karara bağlandığı, tarafları, konusu aynı olan bu davada verilen kararın kesin hüküm niteliğinde olduğu da açıktır.
Hal böyle olunca, davalı … hakkında açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile sonuca gidilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin yukarıda değinilen yönler itibariyle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile kararın (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.