Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/3368 E. 2019/114 K. 15.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3368
KARAR NO : 2019/114
KARAR TARİHİ : 15.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : … VD.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL – TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, annesi davalı … ve dava dışı kardeşleri Gülsüm ve Muhammed Ali ile birlikte 926 ada 103 parselde bulunan 14 adet bağımsız bölümde 1/4 er oranda paydaş iken davalı …’i vekil tayin ettiğini, Zeynep’ in de dava dışı …’i ve Sebiha ‘ı tevkil ettiğini, Arzu’nun 2 ve 5, Sebiha’nın 4, 9, 12 ve 14, Zeynep’in de 11 nolu bağımsız bölümü 3. kişilere satış aktiyle temlik ettiklerini, ayrıca Zeynep’in 1, 3, 6, 7, 8, 10 ve 13 nolu bağımsız bölümlerdeki kendisinin ve kardeşlerinin 1/4 er payını 3. kişi Yusuf ‘a satış suretiyle temlik edip aynı gün anılan 7 adet bağımsız bölümün adına tescilini sağladığını, davalı …’in muristen intikal eden bankadaki paraları da çektiğini, kendisine herhangi bir bedel ödenmediğini, dolayısıyla vekâlet görevinin kötüye kullanıldığını, ayrıca davalının kira geliri elde ettiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, 3. kişilere satışı yapılan taşınmazlara ilişkin ıslah ile birlikte 190.625,00 TL tazminata, dava tarihine kadar elde edilen kira gelirlerinin (ıslah ile birlikte 13.407,70 TL’nin) tahsiline ve bankadan çekilen paraların da iadesine karar verilmesini istemiş; yargılama sırasında ise belediye ve … hakkındaki davasını atiye bıraktığını bildirmiştir.
Davalı …, ana taşınmazın ediniminde büyük katkısının olduğunu davacı ile diğer çocuklarının bildiklerini, çocuklarından Muhammed Ali’nin şizofreni hastası olması nedeniyle kandırılarak paylarının elinden alınması ihtimali olduğundan zarara uğramamaları için rızaları ile taşınmazlardaki paylarını devretmeye karar verdiklerini, ancak daha sonra davacının payına karşılık 50.000 Euro talep etmesi üzerine bu meblağın davacıya ödendiğini, ayrıca murisleri ile yüklenici arasında yapılan gayrımenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yükleniciye isabet eden ve onun 3. kişilere haricen sattığı bağımsız bölümlerin satışı işlemini malik olması nedeniyle yaptığını, bina yüklenici tarafından natamam teslim edildiğinden yaklaşık 100.000 Euro masraf yaptığını,murisin banka hesaplarında para bulunduğu iddiasının da yersiz olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davalı … ve …, husumet itirazında bulunmuşlardır.
Mahkemece, davalı … ve … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine; davalı … bakımından ise iptal tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kısmen kabulüne dair verilen karar Dairece, “ Gerçekten de, davacının atiye bırakma isteğine davalı … ve Belediye açıkça muvafakat etmediğine (HMK 123 md) ve anılan davalıların taşınmazlarda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmadığına göre davalı … ve Belediye yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine hükmedilerek anılan davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesinde hukuki geçerliliğini koruyan kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yükleniciye isabet eden 2, 4, 5, 11, 12, 13 ve 14 nolu bağımsız bölümler yönünden yapılan temliklerde davacının bir zararının olmadığı (esasen bu hususun dava dışı yüklenici ile arsa malikleri arasında bir iç sorun olduğu) gözetildiğinde anılan bağımsız bölümler yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine. Davacı vekilinin öteki temyiz itirazları ile davalı … vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Somut olaya gelince,kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre murise isabet eden 1, 3, 6, 7, 8, 9 ve 10 nolu bağımsız bölümden 1, 3, 6, 7, 8 ve 10 nolu bağımsız bölümdeki davacının 1/4 payının 04.07.2002 tarihli vekâletnameye istinaden davacının annesi olan davalı … tarafından 19.12.2007 tarihinde dava dışı Yusuf ‘a satış suretiyle temlik edilip, aynı gün anne Zeynep’in anılan bağımsız bölümdeki payları tekrar kendi üzerine aldığı, 9 nolu bağımsız bölümdeki davacının payının da davalı …’in 25.08.2003 tarihinde tevkil ettiği dava dışı Sebiha tarafından 3. kişi Ayla …’e 28.03.2005 tarihinde satışının yapıldığı, satış bedelinin davacıya ödendiğine ilişkin bir delil ibraz edilmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan, davalı, davacının payına karşılık 50.000 Euro ödediğini savunmuş ise de, buna ilişkin belge ibraz edemediği gibi davacı ve davalı arasında vekâlet ilişkisi nedeniyle 6100 sayılı HMK. nun 201. (1086 sayılı HUMK. nun 290.) maddesi uyarınca senede karşı senetle ispat kuralı geregince olayda tanık da dinlenemeyeceğinden tanık olarak dinlenen Gülsüm’ün davacının taşınmazlardaki payına karşılık davalı tarafından 50.000 Euro ödendiği şeklindeki beyanının hükme esas alınamayacağı tartışmasızdır.
Bu durumda toplanan deliller yukarıda açıklanan ilkeler ışığında değerlendirildiğinde davalı …’in vekâlet görevini kötüye kullandığı sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, 1, 3, 6, 7, 8 ve 10 nolu bağımsız bölümler yönünden davacının 1/4 payı gözetilerek iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi;9 nolu bağımsız bölüm yönünden ise davalı …’in tevkil ettiği Sebiha vasıtasıyla davacının 1/4 payını devretmesi nedeniyle mal varlığında meydana gelen artışı davacıya ödemesi gerekeceğinden anılan bağımsız bölüm yönünden de tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi dava (16.06.2008) tarihine kadar davalı … tarafından tahsil edilen kira bedelinden davacı payına isabet eden alacağın tahsiline hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden sonraki dönemi kapsar şekilde kira alacağına hükmedilmesi, davalı …’in 1, 3, 6, 7, 8, 9 ve 10 nolu bağımsız bölümler yönünden yaptığı zorunlu ve faydalı masrafların keşfen bilirkişi marifetiyle saptanıp ondan sonra davacının payı nazara alınarak mahsubun yapılması gerekirken apartman yönetiminin düzenlemiş olduğu belgeye dayanılarak, davacının payı gözetilmeden ve davacıya isabet eden 9 nolu bağımsız bölüm değil yükleniciye isabet eden 13 nolu bağımsız bölümdeki masraflar da ilave edilmek suretiyle mahsubun yapılması da isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalılar … ve … yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı … hakkında dava konusu 1,3,6,7,8, ve 10 no’lu bağımsız bölümler yönünden davacının payı oranında iptal tescile, tazminat isteğinin de kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı … vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.01.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat … ile temyiz edilen davacı vekili Avukat Füsun … ve davalı … vekili Avukat Ayşe Ümit … geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı … Bşk. vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-

Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalı …’nın yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 9.944.58.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı …’dan alınmasına, 15.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.