YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3024
KARAR NO : 2020/2968
KARAR TARİHİ : 22.06.2020
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, ortak mirasbırakanları …’in 4 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 20 no’lu bağımsız bölümdeki 1/2 payını 08/11/2002 tarihinde davalı oğlu …’a temlik ettiğini, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazda davalı adına kayıtlı 1/2 payın iptali ile 1/7’şer oranda adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı, çekişmeli bağımsız bölümü 40.000,00 TL bedelle mirasbırakandan satın aldığını, satış bedelinin bir kısmını mirasbırakana farklı bir taşınmaz alarak, bir kısmını da mirasbırakanın isteği ile kardeşi …’e ödeme yapmak suretiyle ödediğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “…Somut olayda, davacı tarafın bildirdiği dört tanıktan üçünün olayla ilgili bilgileri bulunmadığından bahisle tanıklık yapmaktan çekildikleri, kalan davacı tanığı …’nin alınan beyanında yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu doğrular net bilgisinin olmadığı, davacının iddiasını ispatlamaya yarar başka deliller sunmadığı, öte yandan davalı tanıklarının muris …’in çekişmeli bağımsız bölümü devretttiği gün 3. kişiden temlik aldığı taşınmaz bedelinin davalı tarafından ödendiğini ve yine satış bedelinin bir kısmını kızı …’e verdiğini beyan ettikleri, savunmayı doğruladıkları, dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde 08/11/2002 tarihli temlikin muvazaalı olduğunun kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, 08.05.2018 tarihli tavzih kararı ile de, “… hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine” şeklindeki hükmün 5. bendinde yer alan “2.180,00 TL” ibaresinin çıkarılarak yerine “12.871,60 TL” ibaresinin yazılmasına karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde ve özellikle, hükmüne uyulan bozma ilamı gözetilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacılar vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; hükümlerin tavzihini düzenleyen 6100 sayılı HMK. nun 305. (1086 sayılı HUMK. nun 455.) ve devamı maddelerinde “Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.
Yukarıda açıklanan düzenleme karşısında tavzih yoluyla hüküm değiştirilemeyeceği gibi, hakim tavzih ile de hükümde unutmuş olduğu talepler hakkında karar verip, bunu hükmüne ekleyemez. (…2008/11-448 Esas-2008/454 Karar)
Somut olayda; davalı lehine 2.180,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmiş, davalı vekilinin tavzih isteği üzerine, 08.05.2018 tarihli tavzih kararı ile davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti artırılmak suretiyle 12.871,60 TL olarak değiştirilmiştir. Anılan hususta tavzih kararı verilemeyeceği ve işlemin hükmün değiştirilmesi niteliğinde olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek tavzihle hükmün yeni bir sonuç doğuracak şekilde değiştirilmiş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.