Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/2919 E. 2020/2930 K. 22.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2919
KARAR NO : 2020/2930
KARAR TARİHİ : 22.06.2020

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonucunda; yerel mahkemece davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karar davacı tarafça süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mahkemece tensiple 03.07.2009 tarihinde 1. celsenin yapılmasına karar verilerek bu yönde taraflara tebligat çıkarıldığı, tayin edilen günde davacının hazır olmadığı ve duruşma gününü bildiren tebliğ mazbatasının duruşma gününde dönmediğinden bahisle dönüşünün beklenmesine karar verilerek, duruşmanın 24.07.2009 tarihine ertelendiği, tayin edilen yeni duruşma günü için davacıya tebligat çıkarılmadığı, 24.07.2009 tarihli celsede HUMK 409. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının gelecek celse değerlendirilmesine karar verilerek duruşmanın 09.09.2009 tarihine ertelendiği, ancak duruşma gününün davacıya bildirilmesi yönünde yine tebligat çıkarılmadığı, 09.09.2009 tarihli celsede ise davanın HUMK 409. maddesi uyarınca yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı tarafça 14.12.2009 tarihinde yenileme dilekçesi sunulduğu anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Öte yandan, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasanın 27. maddesi (HUMK’nun 73. maddesi) uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür.
Somut olayda, tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edildiğini söyleyebilme imkanı yoktur.
Hal böyle olunca, tarafların 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri gözetilerek duruşma gününden usulüne uygun olarak haberdar edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının açıklanan nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.