Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/284 E. 2019/422 K. 23.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/284
KARAR NO : 2019/422
KARAR TARİHİ : 23.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece 1080 ve 2474 sayılı parseller bakımından davanın reddine, diğer taşınmazlar yönünden temliklerin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, anılan karara karşı davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusu … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalılar vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptal ve tescil ile ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı …’nın, 1080, 553 ve 2489 parsellerini davalı …’ya, 554 ve 2474 parsellerini davalı Rıdvan Karaca’ya ve 18 parseli de her iki davalıya eşit paylarla mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline ve şimdilik 1.000,00-TL ecrimisil bedelinin dönem sonları itibariyle tahakkuk eden yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, aşamada 02.08.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile 11.863-TL ecirimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı …, 1080 parsel sayılı taşınmazı dava dışı …’dan devraldığını, davacının 20.02.2001 tarihinde yapılan anlaşmaya göre 553, 554 ve 18 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak hiçbir dava açmayacağını kabul ve taahhüt ettiğini, 2474 ve 2989 parselleri ise bedelini ödeyerek edindiğini, davalı Rıdvan Karaca mirasbırakanın davacıya hakkını verdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 1080 parsel sayılı taşınmaz üçüncü bir kişiden satış alındığından, 2474 parsel sayılı taşınmaz bakımından ise dava dilekçesinde mirasbırakan …’nın muvazaasına dayanılmadığından davanın reddine, diğer taşınmazlar yönünden temliklerin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devredildiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, anılan karara karşı davacı ve davalılar vekillerinin istinaf başvurusu … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’un 07.01.2009 tarihinde, …’in 15.08.2014 tarihinde öldükleri, geride çocukları davacı ve davalıların mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakan …’un 553 parseli davalı …’e, 554 parseli davalı Rıdvan’a, 18 parseli de eşit paylarla davalılar … ve …’a 21.02.2002 tarihinde, 2489 parseli 19.04.1994 tarihinde davalı …’e, mirasbırakan İsmet’in de aynı tarihte maliki olduğu 2474 parseli satış suretiyle davalı Rıdvan’a devrettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı dava dilekçesinde 2474 parsel sayılı taşınmazı da dava konusu etmiş olup 10.03.2017 tarihli dilekçesi ile mirasbırakan İsmet’in temlikinin de muvazaalı olduğunu açıklamıştır.
Gerçekten de dava dilekçesi içeriğinden ve 10.03.2017 tarihli dilekçedeki açıklamadan mirasbırakan İsmet yönünden de muris muvazaası nedenine dayanılarak dava açıldığı açıktır.
Bilindiği üzere, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK’nin 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Somut olayda, davacı taraf tanık bildirmemiş olup davalı tanıkları da temliklerin muvazaalı olduğu yönünde beyanda bulunmamışlar, aksine mirasbırakan Mahmut’un taşınmazını satarak davacıya para verdiğini bildirmişlerdir. Esasen bu husus 10.03.2017 tarihli dilekçede açıklandığı üzere davacının da kabulünde olup davacı kendisine 15.000-TL para verildiğini ancak davalılara daha değerli taşınmazların temlik edildiğini belirtmiştir. Mirasbırakanın kendisinden mal kaçırmak istediği mirasçısına para vermiş olması hayatın olağan akışına terstir. Salt bedeller arasındaki oransızlık ise tek başına muvazaanın delili değildir.
Tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde muvazaa iddiasının kanıtlandığını söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, temliklerin mal kaçırma amaçlı olduğu iddiasının davacı tarafça usulünce kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/ç maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.