Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/2796 E. 2021/659 K. 09.02.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2796
KARAR NO : 2021/659
KARAR TARİHİ : 09.02.2021

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; dava konusu taşınmazların davalıya satışına ilişkin idari işlemin iptaline karar verildiği, Danıştay incelemesinden geçerek hükmün kesinleştiği, davalı adına oluşan tescilin yolsuz hale geldiği, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 09.02.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı Hazine vekili Avukat …ile diğer temyiz eden davalı vekili Avukat … geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı Hazine, dava konusu 580 ( yeni 110 ada 6 ), 584 ( yeni 110 ada 3 ) ve 638 ( yeni 104 ada 74 ) parsel sayılı taşınmazların 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun uyarınca davalıya satıldığını, dava dışı Kemal Kocatürk’ün açtığı idari dava neticesince davalıya yapılan satışın dayanağı olan idari işlemin iptaline karar verildiğini, dayanak idari işlem iptal edildiğinden davalı adına oluşan kaydın yolsuz hale geldiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazları 4070 sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak bedeli karşılığında satın aldığını, bahsi geçen idare mahkemesi kararının usule ve yasaya aykırı olduğunu, idari davadan haberdar edilmediğini, savunma hakkının kısıtlandığını, açıkça Anayasaya aykırı karar verildiğini, bireysel başvuruda bulunacaklarını, bu durumun bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin 2014/1273 esas, 2014/1061 sayılı kararı ile davalıya yapılan satışa ilişkin idari işlemin iptal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; dava konusu taşınmazların davalıya satışına ilişkin idari işlemin iptaline karar verildiği, Danıştay incelemesinden geçerek hükmün kesinleştiği, davalı adına oluşan tescilin yolsuz hale geldiği, davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir hata bulunmadığı, ancak davanın açılmasına davalı tarafın sebep olmadığı, davacı idarenin kusuru ile idari işlemin iptal edildiği, davalının harç ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, istinaf isteminin kabulüne, 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına, davanın kabulüne, ancak hükmün fer’ilerinden davalının sorumlu tutulmamasına karar verilmiş, davalı vekili tarafından hükmün esası yönünden, davacı vekili tarafından ise hükmün fer’ilerinden sorumlu tutulmasına ilişkin kısım yönünden temyize gelinmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle, çekişmeli taşınmazların davalıya satışına ilişkin idari işlemin İzmir 2. İdare Mahkemesi’nin 18/09/2014 tarih ve 2014/1273 esas, 2014/1061 sayılı kararı ile iptaline karar verildiği ve Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiği, Türk Hukukunda kabul edilen illilik prensibi gereğince de davalı adına oluşan tescillerin yolsuz hale geldiği gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden reddine.
Davacı vekilinin temyiz nedenlerine gelince;
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nin 326/1. fıkrasında; ‘’ Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. ‘’ ve 312. maddesinde ise; ‘’ (1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir. (2) Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmez. ‘’ düzenlemelerine yer verilmiştir.
Eldeki davada, davalı taraf verdiği cevap dilekçesi ile iddiaları kabul etmemiş ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Yargılama neticesinde ise, toplanan deliller uyarınca davanın kabulüne karar verilerek davalı aleyhine hüküm kurulmuştur. Davalı hakkında 6100 sayılı HMK’nin 312. maddesini uygulama olanağı bulunmadığı açıktır.
Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK’nin 326/1. fıkrası gözetilerek yargılama giderlerinden davada haksız çıkan davalının sorumlu tutulması gerekirken, kanuni dayanağı gösterilmeden ve yanılgılı değerlendirme ile davacı tarafın sorumlu tutulması doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 10.356.50 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.