Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/2705 E. 2018/14155 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2705
KARAR NO : 2018/14155
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile dahili davalı … Kantemir vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 02.07.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat …, davacı … vekili Avukat …. ile temyiz edilen davalılar … vd.vekili Avukat … geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar … vd. vk. Avukat,davalı …, davalı …, davalı …,davalı …, davalı … … gelmediler,yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı … Cemiyeti, 35 kapı nolu kargir dükkan niteliğindeki taşınmazın kadastro tespiti sırasında 2772 ada 43 parsel sayılı taşınmaz olarak kendisine bağış yapan dava dışı …. adına tespit edilmesine karşın, 33 ve 35 kapı numaralı kargir dükkanların birlikte değerlendirilmesi sonucu hatalı olarak 43 yerine 44 parsel numarasını aldığını, 44 parselin de 45 parsel içerisine dahil edildiğini, bu durumun düzeltilmesi için açtıkları davanın … 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1963/665 Esas, 1966/477 Karar sayılı dosyasında kabul edilerek kesinleştiğini, fakat kararın doğru infaz edilmediğini, yapılan şuyulandırmalar ve parsel numarası değişiklikleri neticesinde 43 numaralı parselin tamamen ortadan kaybolduğunu, 45 parselin ifrazı ile 49 ve 50 parsellerin oluştuğunu, 50 parselin gerçekte 44 parselin olması gereken yer olduğunu, daha sonra 50 parsel ile 44 parselin birleştirilerek 65 parselin meydana geldiğini, 63 parsel olarak 10.50 m2 miktarla adına kayıtlı taşınmazın fiilen zeminde yerinin belirlenemediğini ve maliki oldukları taşınmazı kullanamadıklarını, tüm bu hususların daha önce açtıkları tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi davalarında alınan bilirkişi raporları ile sabit olduğunu ileri sürerek kadastro paftalarındaki kaymaların düzeltilmesini, kendilerine ait 43 parselin (yeni 63 parselin) yerinin tespiti ile adına tescilini istemiştir.
Dahili davalı … …, hak düşürücü süre ve kesin hüküm itirazında bulunarak 2772 ada 65 parsel sayılı taşınmazı iyiniyetle edindiğini beliterek davanın reddini savunmuştur. Bir kısım davalılar da davanın reddini savunmuşlar, diğerleri savunma getirmemişlerdir.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 2772 ada 63 parsel sayılı taşınmazın (10,50 m2, kargir dükkan) dava dışı …. adına kayıtlı iken 24.06.1980 tarihinde davacıya bağışlandığı, ilk tesis kadastrosuna göre …’e ait 29 kapı numaralı taşınmaza 46 parsel, ….’a ait 31 kapı numaralı taşınmaza 45 parsel numarası verildiği, …. ve hissedarlarına ait 33 kapı numaralı taşınmaza 44 parsel numarası verilmesi gerekirken parsel numarası verilmeyerek bitişiğinde yer alan ve ….’ya ait olan 35 kapı numaralı dava konusu taşınmazla birlikte 44 parsel numarası verildiği, yapılan kaydırma sonucu yarı yarıya… ve…’a ait 37 ve 39 kapı numaralı taşınmazların sırasıyla 43 ve 42 parsel, …’a ait 41 ve 43 kapı numaralı taşınmazların sırasıyla 41 ve 40 parsel, yarı yarıya … ve ….a ait 45 kapı numaralı taşınmazın ise 39 parsel numarası aldıkları saptanmış olup yanlışlığın düzeltilmesi istemiyle davacı tarafından açılan kayıt düzeltim davasında … 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1963/665 Esas, 1966/477 Karar sayılı 01.07.1966 tarihli kesinleşen ilamına göre 33, 35, 37 ve 39 kapı numaralı taşınmazlara sırasıyla 44, 43, 42 ve 41 parsel numarası, aynı kişiye ait 41 ve 43 kapı numaralı taşınmazlara ise 40 parsel numarası verilmesi gerekirken ilamın hatalı infaz edildiği görülmektedir. Zaman içerisinde yapılan ifraz, tevhit, alım-satım işlemleri sonucunda 33 kapı numaralı taşınmazın 50 parsel numarasını alıp 35 kapı numaralı 44 parsel sayılı taşınmaz ile birleştirilerek 65 parsel olduğu, 37 kapı numaralı taşınmazın 63 parsel, 39 ve 41 kapı numaralı taşınmazların birlikte 61 parsel, 43 ve 45 kapı numaralı taşınmazların ise birlikte 62 parsel numarasını aldıkları, 65 parsel sayılı taşınmazın (33 ve 35 kapı numaralı) 11,75m2, kargir dükkan olarak dahili davalı … Kantemur, 63 parsel sayılı taşınmazın (37 kapı numaralı) 10,50m2, kargir dükkan olarak davacı …, 61 parsel sayılı taşınmazın (39 ve 41 kapı numaralı) 16,25m2, kargir dükkan olarak davalı …, 62 parsel sayılı taşınmazın (43 ve 45 kapı numaralı) ise 21m2, kargir dükkan olarak davalı … adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece hükme yeterli bir inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki, güncel tapu kayıtlarına göre davacı adına kayıtlı 63 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü 10,50m2, dahili davalı … … adına olan 65 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü 11,75m2 iken hükme esas alınan 20.04.2009 tarihli bilirkişi 2. ek raporuna göre davacıya ait yerin zeminde 63 parsel içerisinde değil 65 parsel içerisinde kaldığı, yanlışlığın giderilmesi için 65 parsel sayılı taşınmazın 12,00m2 olarak yarı yarıya davacı ile dahili davalı … Kantemur adına tescili gerektiği belirtilmiş mahkemece de bu yönde hüküm kurulmuştur.
Bu durumda davacı ve dahili davalı …’ın herbirine zeminde 6,00m2 yer isabet etmektedir. Bilirkişi raporunda bunun nedeni açıklığa kavuşturulmamıştır.
Ayrıca raporda, kadastro tespiti sırasında tespit harici bırakılan 33 kapı numaralı taşınmazın yüzölçümünün başlangıçta kaç m2 olduğu belirtilmediği gibi, bu taşınmazın zaman içerisinde yapılan ifraz, tevhit, alım-satım işlemleri sonucunda 50 parsel numarası aldığının tespit edildiği belirtilmesine karşın 50 parsel sayılı taşınmazın tam olarak nereden geldiği belirlenmediği gibi 35 kapı numaralı dava konusu dükkanın ilk olarak 29.01.1929 yılında 10.50 m2 miktarlı kargir dükkan olarak … oğlu … adına tescil edildiği, 06.03.1935 tarihinde aynı miktar ve niteliğiyle … oğlu…. adına satış suretiyle temlik edildiği, 11.10.1969 yılında yapılan hükmen tahsisde de yine 10.50 m2 miktarlı olarak kaydedildiği davacı Cemiyete bağışlandığı 24.06.1980 tarihinde de yüzölçümü 10.50 m2 iken, mahkemece 6.00 m2 olarak yüzölçümü azaltılmış olup bu durumun nereden kaynaklandığı da açıkça tespit edilmemiştir.
Hal böyle olunca, bilirkişilerden yukarıda işaret edilen hususları açıklayıcı, denetime elverişli ek rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.
Kabule göre de, yargılama sırasında ölen davalı … ile birleştirilen davada davalı …’nın mirasçıları davada yer aldığına göre tüm mirasçıların yasal payları oranında adlarına tescil kararı verilmesi gerekirken Türk Medeni Kanununun 28. maddesi hükmü uyarınca ölümle şahsiyetin son bulduğu kuralı gözardı edilmek suretiyle ölü kişiler adına tescil kararı verilmesi de doğru değildir.
Tarafların yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 990.00.’ar-TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.