Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/1951 E. 2020/5265 K. 20.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1951
KARAR NO : 2020/5265
KARAR TARİHİ : 20.10.2020

MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın davalı … yönünden iptal ve tescil isteğinin kabulüne, diğer davalılar yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, davalı … vekilinin istinafı üzerine, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün ortadan kaldırılmasına, ikinci ve sonraki temliklerde davalıların iyiniyetli olmadıklarının kanıtlanamadığı, davalı …’in TMK’nin 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı, ilk el …’nin ise tazminat yönünden sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı …’den 174.508,46 TL’nin tahsiline, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalı … vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.10.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davacı … diğer temyiz eden davalı …. vekili Avukat ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-
Dava, hukuki ehliyetsizlik nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları …’ın maliki olduğu 141 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki ½ payını 01.04.2013 tarihinde davalı …’ye satış suretiyle temlik ettiğini, temlik tarihinde mirasbırakanın hukuki ehliyete haiz olmadığını, çekişmeli payın davalı …’den sonra kısa aralıklarla davalılar arasında el değiştirdiğini, en son davalı …’e geçtiğini, davalılar arasındaki temliklerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar, tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişiler olduklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakan …’un temlik tarihinde fiil ehliyeti bulunmadığının Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu raporu ile sabit olduğu, temliklerin kısa aralıklarla ve çok düşük bedellerle yapıldığı, davalıların iyiniyetli olmadığı gerekçeleriyle kayıt maliki davalı … yönünden iptal ve tescil isteğinin kabulüne, diğer davalılar yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, davalı … vekilinin istinafı üzerine, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün ortadan kaldırılmasına, ikinci ve sonraki temliklerde davalıların iyiniyetli olmadıklarının kanıtlanamadığı, davalı …’in TMK’nin 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanacağı, ilk el …’nin ise tazminat yönünden sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı …’den 174.508,46 TL’nin tahsiline, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Celp edilen tapu kayıtları incelendiğinde; dava konusu 141 ada 6 sayılı parselin ( 4.772 m2’lik Tarla ) ½ payı davacıların mirasbırakanı … adına kayıtlı iken, …’un ½ payının tamamını 18.12.2012 tarihinde davalı …’ye satış yoluyla devrettiği, …’nin anılan taşınmazdaki bakiye ½ payı da 3. kişilerden 25.12.2012 tarihinde satın alarak tam pay üzere malik olduğu, akabinde taşınmazın tamamını 04.01.2013 tarihinde davalı …’e, ..’in 06.02.2013 tarihinde davalı …’e, …e vekaleten …’in 07.02.2013 tarihinde davalı …’e, Aysel’in 08.04.2013 tarihinde davalı … ye, …nin de 16.04.2013 tarihinde son malik davalı …’e satış yoluyla devrettiği kayden sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun 09.05.2016 tarih ve 2452 sayılı kararı ile davacıların mirasbırakanı …’ın akit tarihi olan 18.12.2012 tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığı tespit edildiğine göre, devre konu ½ pay yönünden davalı … adına oluşan tescilin yolsuz olduğu ortadadır.
Bu saptanamadan sonra, tespit edilecek ve ilk derece mahkemesi ile bölge adliye mahkemesi arasındaki görüş farklılığına da neden olan uyuşmazlık, …’dan sonraki maliklerin ve nihayet son kayıt maliki davalı …’in 4721 sayılı TMK’nin 1023. maddesi koruyuculuğundan istifade edip etmeyeceğidir.
Bilindiği üzere, 4721 sayılı TMK’nin 1023. maddesinde; ‘’ Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur. ‘’ ve 1024. maddesinde; ‘’ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan veya hukuki sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir. ‘’ düzenlemelerine yer verilmiştir.
Öte yandan, “14.02.1951 tarih 1949/17 Esas, 1951/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında” vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyiniyet iddiasında bulunamayacak durumu belirtmiş olan kimsenin kötüniyetin diğer tarafa ispat ettirilmesine artık sebep ve vecih kalmayacağına ve dava hakkının doğumunu sağlayan veya bertaraf eden iyi ve kötü niyetin bu durumda mahkemece resen nazara alınabileceği karara bağlanmıştır.
Somut olayda, yukarıda açıkça yer verildiği üzere dava konusu taşınmazın 04.01.2013 tarihinden 16.04.2013 tarihine kadar beş kez el değiştirdiği, bu devirlerin kısa süreli aralıklarla yapıldığı, ticaret hayatında kısa süreli değişimin tek başına kötüniyetin ispatı olmadığı, ancak ara maliklerin bir çoğunun Gaziantep / Şehitkamil / İbrahimli köyü nüfusuna kayıtlı olduğu, yine ara malik Mehmet …’nın babası … ile ara malik …’nın annesi …’nın kardeş oldukları, yani …’den taşınmazı satın alan Salih ile son kayıt maliki Nesrin’e taşınmazı satan Mehmet Ali’nin akraba oldukları, öte yandan dava konusu taşınmazın …’den itibaren 5.000,00 TL ile 6.000,00 TL arasında değişen bedeller ile satışının yapıldığı, keşfen belirlenen değerinin ise bu değerlerin misliyle üzerinde olduğu, kaldı ki ara maliklerin ve son kayıt maliki Nesrin’in taşınmazın gerçek bedelini ödediklerini kayda dayalı ispat edemedikleri, herhangi bir belge ya da banka kaydı sunmadıkları anlaşılmıştır.
Yukarıda özetlenen olgular ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalıların, TMK’nin 1024. maddesi anlamında ayni hakkın yolsuz olarak tescil edilmiş olduğunu bilmesi gereken üçüncü kişi konumunda oldukları, bu nedenle TMK’nin 1023. maddesinde sözü edilen iyiniyet kuralından davalıların yararlanamayacakları sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tazminat isteminin kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davacılar vekili ile davalı … vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan gelen davacılar vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davalı …’dan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.