Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/1927 E. 2020/6898 K. 22.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1927
KARAR NO : 2020/6898
KARAR TARİHİ : 22.12.2020

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalılar … ve …’ın iyiniyetli olmadıkları gerekçesi ile davanın kabulüne, dahili davacılardan … davadan feragat ettiğinden miras payının davalı üzerinde bırakılmasına ilişkin olarak verilen karar davalılar vekillerince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 22.12.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden dahili davalı … vekili Avukat … geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalılar … v.d. vekili Avukat, davalı … Kaya vekili Avukat, temyiz edilen davacı … vekili Avukat, davacılar … v.d. vekili Avukat, İhbar olunan …v.d. vekili Avukat gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, 258 ada 262 parselin 105/240 payının …, 33/240 payının …, 33/240 payının … adına kayıtlı iken, tapu müdürlüğünün 20/04/1995 tarih, 2177 sayılı işlemi ile anılan payların davalılardan …, … ve … adına, akabinde 21/04/1998 tarih 2290 yevmiye nolu işlem ile de diğer davalı … adına sahte vekaletname kullanılarak tescil edildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada taşınmazın el değiştirmesi sebebi ile davalı …’ a yönelik aynı istekle dava açmışlar, her iki dosyanın birleştirilmesine karar verilmiş, davacı …’un yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiş, dahili davacılardan … davadan feragat etmiştir.Davalılar, dava konusu taşınmazı iyiniyetli olarak ve satış bedelini ödeyerek satın aldıklarını, vekaletnamenin sahteliği hususunda bir bilgilerinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Dairece ”… davalıların iyi niyet savunmasının üzerinde durulmadığı gibi bu konuda yeterli inceleme ve araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ikinci ve sonraki el konumunda bulunan davalılar yönünden yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli inceleme ve araştırmanın yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde tescilin yolsuz olduğu, davalılar … ve …’ın iyiniyetli olmadıkları gerekçesi ile davanın kabulüne, dahili davacılardan … davadan feragat ettiğinden miras payının davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve özellikle satış işleminde kullanılan vekâletnamenin sahte olduğunun Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulundan alınan rapor ile saptandığı, ilk el konumunda olan davalılar …, … ve …’in iyiniyet iddiasının dinlenemeyeceği, ikinci ve sonraki el konumunda bulunan davalılar … ile …’ın ise Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek davacılar Saliha ve Yıldız yönünden davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, elbirliği halinde mülkiyet, yasa ya da yasada gösterilen sözleşmeler uyarınca, aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya bir hakka birlikte malik olma durumudur.
4701 sayılı TMK’nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi, ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da bulunmamaktadır. Mülkiyet, bir bütün olarak ortakların hepsine aittir. Bu ilke, TMK’nun 701.maddesinde “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallarına birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir” şeklinde düzenlenmiştir.
Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp herbirinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bu itibarla elbirliği halinde mülkiyette, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Bu nedenle de ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunludur. Bu itibarla ortaklardan bir kısmının davadan feragatine, davayı geri almalarına ve takip etmemelerine değer verilebilmesi mümkün değildir.Somut olayda, davacılardan … 10.02.2016 tarihinde ölmüş ve mirasçıları davaya dahil edilmiş olup, mirasçılardan … miras hakkından feragat ettiğini bildirmiştir. Ne var ki, …’un terekesi ölüm tarihi itibariyle elbirliği mülkiyetine tabi olduğuna göre mirasçıların ayrı ayrı tasarruf yetkilerinin bulunmadığı, bu nedenle mirasçı …’un feragatinin de sonuç doğurmayacağı, miras şirketine TMK’nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği açıktır.Hal böyle olunca, davacı … yönünden terekesine TMK’nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalıların değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.