Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/1696 E. 2020/5254 K. 20.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1696
KARAR NO : 2020/5254
KARAR TARİHİ : 20.10.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar; çekişmeli taşınmazın 1/3 payının satışı konusuda anlaştıklarını, gerek temlik öncesi gerekse temlik sonrası yapılan sözleşmelerde bu hususun belirlendiğini, ancak temlik sırasında zor durumundan ve bilgisizliğinden yararlanılarak 1/4 oranında bir bedelle taşınmazın tamamının temellük edildiğini, edimler arasında orantısızlık olduğunu, taşınmazda 2/3 oranında mülkiyet hakkı olduğu düşüncesiyle 31/03/2010 ve 22/02/2011 tarihli sözleşmelerin yapıldığını, anılan sözleşmelerde 31/03/2012 tarihine kadar gerek kullanım gerekse önalım hakkının davacılardan …’a tanındığını, tahliye ihbarnamesi ile taşınmazın tamamının davalıya temlik edildiğini öğrendiklerini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, zamanaşımı def’inde bulunmuş, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacı …’in işlemin tarafı olmadığından dava açma sıfatının olmadığını, taşınmaz bedeli olarak yaklaşık 2.100.00 Amerikan doları ödeme yaptığını, ilk olarak taşınmazın 1/3 payının satışı konusunda anlaşılsa da sonradan tamamının devrinin kararlaştırıldığını, davacıların taşınmazı fuzuli şagil olarak kullanmaya devam ettiklerini, 22.02.2011 tarihli sözleşmenin davacıların baskısı ile imzalandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar, Dairece, ‘6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. maddesinin (818 sayılı Borçlar Yasasının 21. maddesi) 1. fıkrasında; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği taktirde zarar gören durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek edimin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebileceği, 2. fıkrasında da “Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği, zor durumda kalmada ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabileceği ” hükmüne yer verildiği, somut olaydaki belirlenen olguların anılan yasal düzenleme çerçevesinde değerlendirildiğinde; davacı kayıt maliki Saime Uzunalp’in taşınmazın tamamının temlik edildiğini akit tarihinde değil ihtarnamenin tebliği tarihi itibariyle öğrendiği, davalının savunmasını gerek sözleşmeler gerekse aleyhine keşide edilen ihtarname ile delillendirdiğinden davanın süresinde açıldığı kabul edilip işin esasına girilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş, karar düzeltme aşamasında ise ‘…Somut olayda çekişmeli taşınmaz 818 Sayılı Borçlar Kanununun yürürlük tarihinde davalıya temlik edilmiş ve akdin yapıldığı tarihten itibaren 1 yıllık süre dolmuş ise de temyize konu dava TBK’nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6101 Sayılı Kanunda belirtilen 1 yıllık ek süre içinde açılmıştır. Hal böyle olunca; işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda inceleme ve araştırmanın yapılması oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğundan reddine, davacı … tarafından açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.10.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı vekili Avukat … geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 2.540.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenden alınmasına , fazla yatırılan 17,40-TL.harcın temyiz eden davacılara iadesine, 20/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.