Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2018/1316 E. 2020/5142 K. 15.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1316
KARAR NO : 2020/5142
KARAR TARİHİ : 15.10.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı kardeşi …’nin, mirasbırakan babaları …’a ait 207 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ½ payını mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak satış yoluyla edindiğini, dava konusu diğer 207 parsel sayılı taşınmazı da yine mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak önce kayınbiraderi dava dışı …’ya satış yaptırdığını, bir ay sonra da üzerine aldığını ileri sürerek anılan taşınmazların tapu kayıtlarının iptaline karar verilmesini istemiş; davacı vekili 28.10.2010 havale tarihli dilekçesiyle, pay oranında tescil isteğinde bulunmuş; keşifteki beyanında, dava konusu taşınmazlardan 207 ada 1 parselin ifraz görerek 207 ada 3-4-5 parsellere gittiğini, davalı adına kayıtlı olan 5 parsel sayılı taşınmaz yönünden davaya devam ettiğini beyan etmiştir.
Davalı, dava konusu 207 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti ile adına tescil edildiğini, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu diğer 207 parsel sayılı taşınmazı ise mirasbırakanın neden dava dışı …’ye temlik ettiğini bilmediğini, bu taşınmazı dava dışı …’den bedeli mukabilinde satın aldığını, taşınmaz üzerine ev ve ahır yaptığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu 207 ada 1 parselin ifrazıyla oluşan 207 ada 5 parsel sayılı taşınmaz yönünden tapusuz taşınmazlarda 01.04.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, dava konusu 207 parsel sayılı taşınmaz yönünden temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile pay oranında iptal tescile karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, eksiğin giderilmesi suretiyle getirtilen kayıtlardan; 1913 doğumlu mirasbırakan …’ın 01.09.1993 tarihinde ölümü üzerine davacı oğlu …, davalı oğlu … ile dava dışı çocukları … ve …’nin mirasçı kaldıkları, davacının da karar tarihinden ve temyizden sonra 06.04.2020 tarihinde ölümü üzerine mirasçılarının davaya devam ettiklerine dair dilekçe sundukları, kabul kapsamındaki dava konusu 207 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken vekili olan davalı eliyle 29.07.1987 tarihinde dava dışı ….’ya satış yoluyla temlik ettiği, davalının kayınbiraderi olan dava dışı …’nin ise anılan taşınmazı 03.08.1987 tarihinde davalıya satış yoluyla temlik ettiği; ret kapsamındaki dava konusu 207 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 26.08.2008 tarihli ifraz işlemiyle davalı adına kayıtlı olup, bu taşınmazın geldisi olan 207 ada 1 parsel sayılı taşınmazın getirtilen kütük sayfasına göre, 26.04.1995 tarihli hükmen tescil işlemiyle ½ payının davalı … adına, ½ payının dava dışı …adına tescil edildiği, 10.12.1992 tarihli kadastro tespit tutanağına göre ise, bu taşınmazın 4.4.1986 tarih 1 sıra numaralı tapu kaydına istinaden ½ payının davalı adına, 20.03.1991 tarih 1 sıra numaralı tapu kaydına istinaden ½ payının dava dışı …adına tespit edildiği, ancak kadastro tespitine dayanak tapu kayıtlarının ve hükmen tesciline ilişkin kayıtların mahkemece getirtilip incelenmediği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Böyle bir durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu’nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Hemen belirtmek gerekir ki; dava konusu 207 parsel sayılı taşınmaz yönünden temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davacı yanın temyiz itirazına gelince;
Somut olayda, dava konusu 207 ada 5 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 207 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin, 4.4.1986 tarih 1 sıra numaralı ve 20.03.1991 tarih 1 sıra numaralı tapu kayıtlarına istinaden oluştuğu açıktır. Ne var ki, kadastro tespitinde uygulanan tapu kayıtları ile taşınmazın hükmen tesciline esas kayıtlar getirtilerek bu taşınmazda mirasbırakandan davalıya bir temlik olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamış, sözü edilen dayanak tapu kaydı ile mirasbırakandan davalıya bir temlik var ise 1.4.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunup bulunmadığı incelenmemiş; bu parselle ilgili olarak tapusuz taşınmaz olduğundan söz edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hal böyle olunca, dava konusu 207 ada 5 parsel (geldisi 207 ada 1 parsel) sayılı taşınmaz bakımından kadastro tespitine dayanak 4.4.1986 tarih 1 sıra numaralı ve 20.03.1991 tarih 1 sıra numaralı tapu kayıtları ile hükmen tesciline esas kayıtlar getirtilip yukarıda değinilen ilkeler ve somut olgular çerçevesinde toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan taşınmaz yönünden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı yanın, değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacı tarafa geri verilmesine, aşağıda yazılı 2.397.04. TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.