Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/484 E. 2020/2529 K. 11.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/484
KARAR NO : 2020/2529
KARAR TARİHİ : 11.06.2020

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM-TESPİT

Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim ve tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydında yanlış yazılan doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, 159 ada 28 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, doğum tarihinin 1959 olduğunu ancak sehven 1945 yazıldığını ileri sürerek doğum tarihinin düzeltilerek mülkiyetin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece “…Hâl böyle olunca, davada ileri sürülen isteğin HMK’nın 382. maddesi kapsamında çekişmesiz yargı işlerinden bulunduğu ve aynı Kanunun 383. maddesi uyarınca uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi yerine, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece idari başvuru yolu tüketilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir. 29.09.2016 tarihli hükümde “tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere” karar verildiği belirtilmiş, 18.11.2016 tarihinde gerekçeli karar tebliğ edilen davacı vekili, 02.12.2016 tarihli dilekçe ile kararı istinaf ettiğini belirtmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından HMK’nın geçici 3/2 mad. gereğince hükmün temyize tabi olduğu gerekçesiyle Yargıtay’a gönderilmek üzere dosya mahkemesine iade edilmiştir.
Somut olayda, verilen hükmün temyiz kanun yoluna tabi olduğu ve sulh hukuk mahkemelerinden verilen kararlara karşı temyiz süresinin sekiz gün olduğu tartışmasızdır.
Ancak, Anayasa Mahkemesi 26.06.2014 günlü 2012/855 sayılı kararında; usul hükümlerine göre mahkeme kararlarının hüküm kısmında, kanun yolu ve süresinin belirtilmesi gerekliliğini, davada uygulanan yargılama usulü ile verilen karara karşı kanun yolları bakımından tarafların doğru bilgi sahibi olmalarını sağlayarak, tarafların kararlara karşı temyiz haklarını zamanında ve usulüne uyguın olarak kullanmalarına hizmet ettiği belirtilmiştir.Anayasa’nın 36/1. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, tarafı olduğumuz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde de, herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme önüne getirme hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan düzenlemeler gereği, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkının, adil yargılanma hakkı kapsamında olduğu tartışmasızdır.
Uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit edip resen uygulayacak hakimin, bu çerçevede kanun yolunu ve süresini de taraflara doğru gösterme yükümlülüğü vardır. Kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi sonucu davanın taraflarının kanun yolu başvuru isteminin süreden reddedilmesi, hatanın tüm sonuçlarının davanın taraflarına yüklenmesi, adil yargılanma hakkı kapsamında adalete erişim hakkının sınırlandırılmasıdır.
Bu gibi hallerde, usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması, mahkemenin kanun yolu ve süresini hatalı belirlemesi halinde, kararda belirtilen süreye uyularak yapılan kanun yolu başvurusunun, adil yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilerek süresinde yapıldığının kabul edilmesi ve temyiz incelemesinin yapılması gerektiği açıktır.
Hemen belirtilmelidir ki; 22.07.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğü’nün “Mülkiyet Hakkının Tescili” başlıklı 28. (18.05.1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğü’nün 25.) maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası olarak belirlenmiştir. Görüldüğü gibi bunların arasında T.C kimlik numarası, medeni hali, cilt ve sıra numarası ile doğum tarihi yer almamıştır.Dolayısıyla, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemez.
Ne var ki; akit tablosu, dayanak tapu kaydı, kadastro tutanağı gibi belgelerde var olan çelişkiler veya hatalı yazımlar nedeniyle, idarece tapu maliklerinin talepleri kabul edilmemektedir. Ancak, tapuda intikal ve birtakım işlemlerin yaptırılabilmesi için “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereğince bir tespit hükmü kurulması gerekeceği açıktır.
Aynı Tüzüğün 72. maddesinde, “Tapu sicilinde değişikliğin, hak sahibinin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılabileceği” 74. maddesinde ise “Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi hâlinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re’sen düzeltme yapılacağı, istem belgesinde yapılan yanlışlık veya eksiklik düzeltilerek, belgenin uygun bir yerine yazılmak suretiyle taraflar ve tapu görevlilerince imzalanacağı ve sicilde buna uygun düzeltme yapılacağı, ana veya yardımcı siciller üzerinde yapılmış hata veya eksikliklerin, ilgililerce sunulan veya başka idarelerce düzenlenen belgelerden kaynaklanması hâlinde, ilgililerin gerçek durumu kanıtlayıcı belgelere dayalı başvuruları üzerine, istem, yevmiye defterine kaydedilerek gerekli düzeltme yapılacağı, kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı yazım hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun alınması gerektiği, ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, bu durum beyanlar sütununda belirtilerek, 26.9.2011 tarihli ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işlem yapılacağı, yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyici nitelikte ise, bu hak sahiplerinin de yazılı olurlarının aranacağı, müdürlüğün ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri tebliğ etmekle yükümlü” olduğu açıklanmıştır.
Bu durumda; 17.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren yeni Tapu Sicil Tüzüğündeki tapu müdürlüğüne başvurma zorunluluğu tapu kütüğündeki yazım hatalarının düzeltilmesi isteklerine ilişkin olup, tespite ilişkin istekler bu düzenlemenin kapsamı dışındadır.
Hâl böyle olunca; davacının tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan doğum tarihinin düzeltilmesi isteğinin tespit hükmü isteğini içerdiği gözetilerek mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 11/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.