Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/4804 E. 2020/5323 K. 22.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4804
KARAR NO : 2020/5323
KARAR TARİHİ : 22.10.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, dava dışı Hasan Kiraz ile birlikte emlak ofisi olduğunu, emlakçıla… ve …ın, …a gelerek arazisinin olduğunu ve satmayı düşündüğünü, … üç parça yeri olduğunu fiyatta anlaşırlarsa satabileceğini söylediğini, dava konusu 1401 parsel sayılı taşınmazı tasarruf amacıyla …den satın aldığını, sonradan öğrenildiği kadarıyla Şehitkamil Tapu Müdürlüğündeki bazı memurların ve emlakçı kişilerin vasıtasıyla haberi olmaksızın sahte imzası dahi olmadan veya satış senedi olmadan taşınmazın davalıya hileli bir şekilde satıldığını, aynı gün 1725 ve 158 ada 53 parsel sayılı taşınmazlarında alındığı ve aynı durumun onlar içinde söz konusu olduğu, tapu kaydında bilgisayardan verilen tapu senedinde halen malik göründüğünü, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu yeri …’den 09/01/2009 tarihinde 6 adet taşınmaz ile birlikte satın aldığını, dava konusu taşınmazın …’e 2 ay sonra 120.000TL bedelle devredildiğini, ancak…’in parayı ödemeyemeyeceğini belirttiği için taşınmazı satmaktan vazgeçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davacı adına kayıtlı olduğu, dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “…Somut olayda ise; mevcut tapu kütük bilgilerine göre taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, taşınmaz bilgilerine ilişkin belgede ise davacının malik olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, dosyaya ibraz edilen kayıt ve belgeler arasındaki çelişkilerin giderilmesi, olayda sahtecilik sonucu oluşturulmuş bir kayıt olup olmadığının belirlenmesi, gerekirse ceza soruşturmasındaki delillerin değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece sûbut bulan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 1401 parsel sayılı 19.950m2 miktarlı bağ nitelikli taşınmazın tapu kaydında 16.12.2009 tarih 23538 yevmiyeli satış akdi ile davacı … adına kayıtlı olduğu, taşınmazın kütük sayfasının incelenmesinde ise dava dışı … tarafından 09.01.2009 tarihinde davalı …’e devredildiği, onunda 18.09.2009 tarih 19226 yevmiyeli akitle Mehmet Şahin Ağhöbür’e temlik ettiği, ancak bu resmi senet düzenlenmediğinden tapu idaresince gönderilemediğinin belirtildiği, daha sonra 02.10.2009 tarih 19792 yevmiyeli satış akdi ile …’e tekrar satıldığı, davacıya temliğe ilişkin kayda kütük sayfasında rastlanmadığı, 16.12.2009 tarih 23538 yevmiyeli satış akdinde davalı … tarafından dava konusu taşınmazın 11.500TL bedelle davacıya devredildiği, davalının senetteki imzayı inkar ettiği, ceza soruşturmasında davacının beyanında satış akdini önceki malik Mehmet Şahin ile yaptıklarını, akitteki fotoğrafın ismini Mehmet Şahin olarak bildiği kişiye ait olduğunu belirttiği, Mehmet Şahin’in ise akitlere imza attığını ancak alıcıyı görmediğini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 211. maddesi gereğince; 16.12.2009 tarihli temlik işleminde kullanılan imzanın sahte olduğu iddiası, başka bir ifadeyle imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı hususunun uzman raporu ile saptanması gerekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece 16.12.2009 tarihli resmi akitteki imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı hususunda bir araştırma yapılmış değildir.
Hal böyle olunca, öncelikle davalı … ve dava dışı taşınmazın önceki maliki Mehmet Şahin’in 16.12.2009 tarihinden önceki resmi ve özel kurumlarda bulunan imza ve yazılarını havi belgelerin temini ile huzurda usulü dairesinde imza örneklerinin alınması ve satış akdinin aslı ile birlikte dosyanın kül halinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesi, akitteki imzanın davalıya ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken noksan tahkikatla yetinilerek, beyana dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.