Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/476 E. 2020/2863 K. 18.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/476
KARAR NO : 2020/2863
KARAR TARİHİ : 18.06.2020

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu 17. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, … Vakfı’nda mukataalı olan 154 ada 19 parsel sayılı taşınmaz … Kızı …( …) … ve 134 ada 69 parsel sayılı taşınmaz … Kızı … adına kayıtlı iken kayıt maliklerinin gaip olması nedeniyle Maliye Hazinesi adına tescile karar verildiğini, ancak 5737 sayılı Vakıflar Kanunu 17. maddesi gereği taşınmazın aslı vakıf olduğundan mülkiyetin vakfına dönmesi gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile … Vakfı adına tescile karar verilmesini istemiştir.Davalı, kayıt maliklerine …Defterdarının kayyım atanmış olduğu ve 10 yıllık kayyımla idare süresinin dolması üzerine mahkeme kararı ile adına tescile karar verildiğini, hükmen tescil ile vakıf şerhinin yasal dayanağı ve hükmü kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, subût bulan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 134 ada 69 parsel sayılı 57,50m2 miktarlı müfrez arsa nitelikli taşınmazın 20.03.1953 tarihli ifraz işlemi ile … kızı … adına tescil edildiği daha sonra 06.05.1971 tarihli vasiyetle … kızı … adına tescil edildiği, dava konusu 154 ada 19 parsel sayılı 269m2 miktarlı arsa nitelikli taşınmazın ise 14.09.1930 tarihli satış işlemi ile … oğlu … adına tescil edildiği, daha sonra 10.03.1936 tarihli cebri satışla … kızı …adına tescil edildiği, onunda … kızı … oğluna vasiyet ettiği ve 18.05.1967 tarihinde adına tescil edildiği, bilahare davalı Hazine tarafından TMK588. maddesine dayanarak açılan tapu iptali tescil istemli davalarda … Asliye Hukuk Mahkemesi 28.03.2012 tarih 2011/296 Esas – 2012/42 Karar sayılı ve 2011/295 Esas – 2012/41 Karar sayılı ilamları ile Hazine adına tescile karar verildiği ve 03.09.2012 tarihinde hükmen tescil edildiği, taşınmazların nevi hanesinde vakıf şerhinin bulunduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; mutasarrıf iken malik olan kişilerin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazları 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 501. (eski Medeni Kanun’un 448.maddesi) maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalır. Ancak, yasa koyucu öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına)dönmesini daha uygun görmüş,bazı ayrıcalıklar dışında, Hazineye intikal yolunu kapatmak istemiştir. İşte bu nedenle 22.9.1983 tarihli 2888 sayılı Yasanın 2. maddesiyle 2762 sayılı Yasanın 29. maddesini değiştirip ayrıca ikinci bir fıkra ekliyerek TMK’nûn 501.maddesinin Hazinenin mirascı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmış ” mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği” kuralını getirmiştir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 2888 sayılı Yasanın yürürlük tarihi 24.9.1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki; bütün bu yasal düzenlemeleri içeren 2762 sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5737 sayılı Yasanın 80. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve yeni 5737 sayılı Yasanın 17. maddesi ile “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk ve mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” düzenlemesine yer verilmek suretiyle taşınmazların Hazineye intikal yolunu kapatmış bulunmaktadır. Esasen, anılan bu hükmün kamu düzeniyle ilgili kazanılmış hakları bertaraf etmeyeceği tartışmasız olup, çekişmelerde bu hususun gözardı edilemeyeceği de kuşkusuzdur. Ancak, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi için de; taşınmazın önce mutasarrıfına geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasasının tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malının kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiği ve mutasarrıfın tam malik sıfatını kazandığı söylenemez. Anılan Yasanın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak veya yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.Somut olaya gelince; mahkemece kayıt maliklerinin mirasçı bırakmadan ölüp ölmediği konusunda yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidilmesi hatalıdır.Öte yandan, 02.04.2018 tarihli müdahale dilekçesi ile Hiraç Hataçoğlu’nun, Azmine Haçatoroğlu’nun mirasçısı olduğunu belirttiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma yapılması, çekişme konusu taşınmazın ilk tesisten itibaren dayanak tüm belgelerin eksiksiz temin edilmesi, kayıt malikinin mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge olup olmadığı hususunda idari soruşturma yapılması, yine Nüfus Müdürlüğü’nden araştırma yapılarak mirasçılarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, davaya müdahil olunduğu takdirde sunulacak belgelerde değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının açıklanan nedenlerden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 18.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.