YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4644
KARAR NO : 2020/2895
KARAR TARİHİ : 18.06.2020
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, davalı ile baba bir anne ayrı kardeş olduklarını, mirasbırakan babası …’nun son yıllarda yaşlanması ve sağlığını yitirmesi nedeniyle davalı ve kardeşlerinin hakimiyetine geçtiğini, mirasbırakandan daha önce alınan bir vekaletname kullanılarak bugüne kadar 7-8 parça taşınmazın satıldığını, dava konusu 89 ada 25 parsel sayılı taşınmazın da mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalıya satış yoluyla temlik edildiğini, temlikten bir süre sonra kısıtlanan mirasbırakanın temlik tarihinde fiil ehliyeti bulunmadığını ileri sürerek dava konusu 89 ada 25 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı, iddianın gerçek olmadığını, halen mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazlar bulunduğunu, mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, öncelikle incelenen ehliyetsizlik iddiası bakımından davanın pay oranında açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1928 doğumlu mirasbırakan …’nun 22.10.2013 tarihinde ölümü üzerine başka eşten olma davacı kızı …, dava dışı eşi Münevver ve bu eşten olma çocukları davalı …, dava dışı …, … ve …’ın mirasçı kaldıkları, dava konusu 89 ada 25 parsel sayılı taşınmazın 18/24 (¾) payı mirasbırakan adına kayıtlı iken 30.03.2006 tarihinde vekil tayin ettiği dava dışı …’nun, tevkil yetkisine istinaden 26.12.2011 tarihinde yetkili kıldığı dava dışı … tarafından mirasbırakanın payının 19.04.2012 tarihinde davalı kızı …’a satış yoluyla temlik edildiği, mirasbırakanın İnegöl Sulh Hukuk Mahkemesinin 24.04.2013 tarih 2012/1449 Esas 2013/528 Karar sayılı kararı ile TMK 405. maddesine göre kısıtlanmasına karar verildiği, eldeki davada alınan Adli Tıp Kurumu raporuna göre, mirasbırakanın 19.04.2012 satış tarihinde hukuki işlem ehliyeti bulunmadığının saptandığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 tarih 1990/1-152-236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere davada dayanılan maddi olaylar bakımından bir kaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur. Ancak, kamu düzeniyle ilgili olması ve çözüme kavuşturulduğunda diğer hukuki nedenlerin incelenmesine gerek kalmayacağı hususları düşünüldüğünde, öncelikle mirasbırakanın hukuki ehliyete sahip olup olmadığının açıklığa kavuşturulması zorunludur.
Hemen belirtilmelidir ki, ehliyetsizlik iddiasıyla üçüncü kişiler aleyhinde açılan tapu iptali ve tescil davalarında, terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekmektedir (TMK’nın 640. maddesi). Başka bir ifadeyle, bir mirasçı tarafından mirasçı olmayan kişiye karşı ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak miras payı oranında açılan tapu iptali ve tescil davasının dinlenme olanağı yoktur. Böylesi bir durumda terekeye temsilci tayin edilerek yargılamaya devam edilmesi de pay oranında açılan davanın dinlenmesini olanaklı hale getirmez.Ne var ki, mirasçılar arasında paylı mülkiyet hükümleri geçerli olduğundan, bir mirasçının diğer bir mirasçı aleyhine açtığı davalarda bu kuralın uygulama yeri bulunmadığı kuşkusuzdur.Öte yandan, davada ileri sürülen diğer istek muris muvazaasına dayalı olup 01.04.1974 tarih ½ sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca her mirasçı iştirakin sağlanması koşuluyla tereke adına dava açabileceği gibi kendi miras payına hasren de dava açabilir. Mirasbırakanın mirasçısından mal kaçırma amacıyla yaptığı temliki işlemler bakımından mirasbırakanın iradesi ile mirasçıların yararının çatıştığı kuşkusuzdur. Bunun sonucu olarak da, her bir mirasçının kendi hakkı yönünden üçüncü kişi sıfatıyla miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunabilmesine olanak tanınmıştır.Somut olaya gelince, hem davacı hem de davalı mirasçı olup, ehliyetsizlik iddiasına dayalı olarak mirasçılar arasında pay oranında iptal tescil davası açılabilmesi mümkündür.Hal böyle olunca, öncelikle incelenen ehliyetsizlik iddiasıyla ilgili olarak Adli Tıp Kurumu raporuyla mirasbırakanın akit tarihinde ehliyetsiz olduğu saptandığına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Kabule göre de; davacı ehliyetsizlik iddiası yanında muris muvazaasına da dayanmış olup, HMK’nın 297. mad. aykırı olacak şekilde bu konuda gerekçe oluşturulmaması da hatalı olmuştur.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.