Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/4634 E. 2020/3253 K. 30.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/4634
KARAR NO : 2020/3253
KARAR TARİHİ : 30.06.2020

MAHKEMESİ: … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil-bedel istekli dava sonunda, davalılar …, …, …, …, … yönünden açılan davaların reddine, davalı … yönünden açılan tapu iptali tescil davasının, diğer davalılar … ve … Ltd.Şti yönünden ise tazminat talebinin kabulüne dair İlk Derece Mahkemesi kararının davalılar … ve … Ltd Şti vekili tarafından istinafı üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince davalı … İnş.Şti. ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının esastan kabulü ile … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/11/2016 tarih, 2014/117 Esas, 2016/459 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın tümden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.06.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat … ile temyiz edilen davalılar … İnş. Tur.Oto Paz. San. Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat … geldiler, davalılar … vd. Vekili Avukat … geldi, davetiye tebliğine rağmen davalı … ve davalı … gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir. Davacı, … 8. Noterliğinin 14/10/2012 tarih ve 17626 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vekaletnamesiyle vekil olarak tayin ettiği davalılardan babası …’nun özel satış yetkisi bulunmadığı halde vekalet görevini kötüye kullanarak, adına kayıtlı 1219 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 1,2,5,6,7,8,18,50 ve 51 nolu bağımsız bölümlerini satış yolu ile davalılardan … İnşaat Turizm Otomotiv paz. San ve Tic. Ltd. Şti’ne muvazaalı şekilde devrettiğini, sonra da 1, 2 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin davalı şirketin harici hissedarı … ‘ a, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin davalı …’a, 8 nolu bağımsız bölümün davalı …’ a, 18 nolu bağımsız bölümün davalı … ‘ a, 50 nolu bağımsız bölümün davalı …’e, 51 nolu bağımsız bölümün davalı … ‘a muvazalı bir şekilde temlik edildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların davalılar adına tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde mahkeme tarafından gerçek bedellerinin tespiti ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … ve …, dava konusu taşınmazların satış işleminin geçersiz vekaletnameye dayalı olduğu hususunun doğru olmadığını, satışların içerisinde satış yetkisi de bulunan geçerli vekaletname ile yapıldığını belirterek, yetki ve görev itirazında bulunmuş, davanın reddini savunmuşlardır.Davalı …,davacının … 8. Noterliğinin 14/10/2012 tarihli vekaletnamesini taşınmazların satışı için verdiğini, diğer davalı … İnşaat Ltd. Şti ne inanıp tüm taşınmazları şirkete devrettiğini, ancak şirketin kendisine herhangi bir ödeme yapmadığını, bu nedenle kendisinin de davacıya ödeme yapamadığını, davalı … İnşaat Turizm Otomotiv paz. San ve Tic. Ltd. Şti, davaya konu taşınmazların … ve … Gıda ve Madencilik Sanayi ve Ticaret Ltd Şti arasında yapılan sözleşme uyarınca devredildiğini, davacının babasına verdiği vekaletnamenin geçersizliğini ileri sürmesinin ciddiyetten uzak olduğunu, diğer davalıların taşınmazların bedellerini şirkete ödeyerek satın aldıklarını, davacının babası davalı … ile birlikte kendileri ile diğer davalıları zarara uğratmak için bu davayı açtığını, diğer davalılar …, … ve …, davaya konu bağımsız bölümleri vekil …’ndan değil, taşınmazların maliklerinden iyiniyetli olarak satın aldıklarını … ile … İnşaat Turizm Otomotiv paz. San ve Tic. Ltd. Şti arasındaki protokol ve barter sözleşmesinin tarafı ve muhatabının kendileri olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalılar …, …, …, …, … yönünden açılan davaları reddine, davalı … yönünden açılan tapu iptali tescil davasının, diğer davalılar … ve … Ltd.Şti yönünden ise tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, … Bölge Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 02.06.2017 tarihli ilamı ile, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince davalı … İnş.Şti. ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının esastan kabulü ile … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/11/2016 tarih, 2014/117 Esas, 2016/459 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın tümden reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1219 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki A 14 blok 1 ila 51 nolu bağımsız bölümler dava dışı … Konut Yapı Kooeratifi adına kayıtlı iken hükmen davalı … adına tescil edilmesinden sonra davalı … tarafından 30.10.2007 tarihli satış işlemiyle dava dışı …’na temlik edildiği… tarafından 6.12.2007 tarihinde satış yolu ile dava dışı … inş. Tekstil aş.’ye devredildiği söz konusu dava dışı şirket tarafından ise 22.02.2011 tarihli satış işlemiyle … isimli şahsa temlik edildiği, … tarafından da 4.5.2012 tarihinde satış yolu ile davacı … adına tescil edildiği, davacının … 8. Noterliğinin 14.10.2010 tarih ve 17626 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği davalı babası … tarafından davacıya vekaleten 51-50-8-7-6-5-2-1 nolu bağımsız bölümlerinin 23.05.2013 tarihli satış işlemiyle , 18 nolu bağımsız bölümünün ise 18.09.2013 tarihli satış işlemi ile davalı … İnşaat Turizm ltd. Şti.’ye devredildiği, davalı şirketin dava konusu taşınmazlardan 8 nolu bağımsız bölümü davalı …’a, dava konusu 51 nolu bağımsız bölümü ise davalı …’a 27.06.2013 tarihli satış işlemi ile, 50 nolu bağımsız bölümü 24.06.2013 tarihli satış işlemi ile …’ a, …’ın da 01.08.2013 tarihli satış işlemiyle davalı …’e, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümleri 25.07.2013 tarihli satış işlemiyle davalı …’a, davalı …’ın da 19.11.2013 tarihli satış işlemiyle diğer davalı Sait Fırat’a, dava konusu 18 nolu bağımsız bölümü 02.10.2013 tarihli satış işlemiyle dava dışı …’a, …’ın da 17.12.2013 tarihinde satış yolu ile davalı …’a, 1-2 ve 7 nolu bağımsız bölümleri ise davalı şirketin 25.07.2013 tarihli satış işlemi ile davalı …’ a devrettiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK’nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK’de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK’de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK’nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.Somut olaya gelince, tüm dosya içeriği ve toplanan deliller itibariyle dava konusu taşınmazların vekil eden davacının iradesine uygun olarak satıldığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ne var ki; hesap verme yükümlülüğü kapsamında vekil olarak tayin edilen kişi satmış olduğu taşınmazların bedelini vekil edene ödemelidir. Taşınmaz bedelinin ödendiği iddiasının ispatı ise vekile düşmektedir. Somut olayda, vekil olan davalı …’nun cevap dilekçesinde, diğer davalı şirkete (aralarında yaptıkları protokol nedeniyle) inanarak dava konusu taşınmazları devrettiğini, şirketin kendisine ödeme yapmadığını, bu nedenle kendisinin de davacıya ödeme yapamadığını bildirdiği sabittir.Hal böyle olunca, çekişme konusu taşınmazların ediniminde kötüniyetli oldukları ispat edilemeyen davalılar …, …, …, …, … ve … yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, bedel isteğininin davalı vekilden ve vekil ile birlikte hareket ettiği anlaşılan davalı şirketten müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren … Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.