Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/3982 E. 2020/2828 K. 18.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3982
KARAR NO : 2020/2828
KARAR TARİHİ : 18.06.2020

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddin ilişkin olarak verilen karar davacılar ve vekalet ücretine hasren davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ uın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar, 1617,1618, 1622, 933, 1414 ve 3758 parsel sayılı taşınmazlar için davalı …’a intikal yetkisi içeren vekaletname verdiklerini, ancak vekalet görevi kötüye kullanılarak vekil tarafından davalı eşi …’e taşınmazların devredildiğini, temliklerden sonradan haberdar olduklarını ve satış bedellerinin de ödenmediğini, çekişmeli taşınmazların davalı … adına olan tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında tescilini istemişlerdir. Davalı …, zamanaşımı itirazında bulunmuş, intikal ve satış işlemlerinin davacıların bilgi ve istekleri dahilinde yapıldığını, satış bedelini de davacılara elden ödediğini; davalı …, zamanaşımı itirazında bulunmuş, davacıların şehirdışında olmaları nedeniyle intikal işlemleri için vekil tayin edildiğini, davacıların isteği üzerine taşınmazlardaki paylarının davalı …’e devredildiğini, satış bedelinin elden ödendiğini ve davacıların haksız kazanç elde etmek için dava açtıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 6100 sayılı HMK’nın 120. (1086 sayılı HUMK’un 413.) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, çekişmeli taşınmazın dava tarihindeki değerinden ibaret olacağı kuşkusuzdur.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davanın 2.000,00 TL üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, mahkemece taşınmazın değerinin keşfen belirlenmediği gibi, yargılama sırasında da bu yönden harç ikmali yapılmadığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu, harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür.
Hâl böyle olunca, öncelikle davada ileri sürülen tapu iptal tescil isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan ya da saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması doğru değildir. Tarafların değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.