Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/3735 E. 2020/3208 K. 29.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3735
KARAR NO : 2020/3208
KARAR TARİHİ : 29.06.2020

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası davası sonunda yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan babaları …’ın 139 ada 5 parsel sayılı taşınmazını ikinci eşi olan davalı …’a satış göstermek suretiyle devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada davacı … davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalı, mirasbırakanın kendisinden aldığı altınların karşılığında dava konusu taşınmazın devredildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı … yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, diğer davacılar yönünden temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “… davacı …’nin 19.08.2014 tarihinde davadan feragat ettiğini, sonrasında 08.10.2014 tarihli dilekçesinde, hataya düşürüldüğünü belirterek feragattan vazgeçtiğini belirtmiş, davacı …’nin iddiasının mahkemece ön sorun olarak incelendiği anlaşılmakla, davacı …’nin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. … Somut olaya gelince, mirasbırakan Abdülbari ile davalının 30.09.2004 tarihinde evlendikleri, evlenmeden önce de birlikte yaşadıkları, çekişme konusu 139 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davacılardan mal kaçırma amacı ile davalıya temlik edildiği iddiasının davacılar tarafından usulünce kanıtlanamadığı, salt bedeller arası oransızlığın muris muvazaasının kanıtı olamayacağı açıktır. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonunda davacı … yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, diğer davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, Dairenin bozma kararından sonra mahkemece bozma ilamına uyulup uyulmama konusunda bir karar verilmeden 05.01.2017 tarihli 3. celsede davacı vekili tarafından hazır bulundurulan tanık dinlenmiş, takip eden 12.01.2017 tarihli celsede ise ilk hükümde direnildiği belirtilerek, davadan feragat eden davacı … dışındaki davacılar yönünden ilk hükümdeki gibi kabul kararı verilmiştir.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesinin 2. ve 3. fıkraları gereğince, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için; açıkça bozma ilamına uyulmamış olması; bozmadan esinlenerek eylemli uyma anlamına gelecek herhangi bir işlem ve araştırma yapılmaması, yeni delil toplanmaması; bozulan ilk kararda yer alan hususlar direnmeye konu edilerek gerekçenin ilk karardaki ana çerçeveden çıkmadan sadece onu güçlendirmeye yönelik olmak üzere yasal sınırda genişletilerek oluşturulması gerekmektedir.Somut olayda; mahkemece direnme kararından önce, 05.01.2017 tarihli 3. celsede hazır bulundurulan tanık dinlenmiş, bundan sonra ilk hükümde direnildiği belirtilerek karar verilmiştir. Mahkemece direnme olarak nitelendirilen temyize konu karar gerçek bir direnme kararı değil, bozmaya eylemli olarak uyma sonucunda oluşturulmuş yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan dosyanın temyiz incelemesi Dairece yapılmıştır.Hal böyle olunca; önceki bozma kararı gereğince tüm davacılar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalıdır.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalıya geri verilmesine, 29.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.