Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/3467 E. 2018/151 K. 11.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3467
KARAR NO : 2018/151
KARAR TARİHİ : 11.01.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki davadan dolayı … … 14. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 05.06.2014 gün ve 2013/355 esas 2014/234 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 02.05.2017 gün ve 18688-2256 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-

Karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenler HUMK’nun 440. maddesinde gösterilen dört halden hiçbirine uymamaktadır. Bu nedenle, 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollamasıyla karar düzeltme isteğinin REDDİNE, HUMK’nun 442/3. maddesi ve 4421 sayılı Yasa gereğince takdiren 310,00 TL para cezası ve 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca bakiye kalan 9.40 TL karar düzeltme harcının davalıdan alınmasına, 11/01/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

-KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden 1920 doğumlu miras bırakan Haydar’ın 04.02.2009 tarihinde öldüğü, mirasçıları olarak davanın tarafları ile dava dışı kişileri bıraktığı, çekişme konusu 127 sayılı parsel murise aitken 25.08.2004 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik edildiği anlaşılmaktadır.
./..

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) m. 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. (818 s. Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Somut olaya gelince; tanık beyanlarından, özellikle tarafların kardeşi olup, bu davanın kabul edilmesi halinde mirasçı sıfatı ile dava konusu taşınmazda hak sahibi olacak Erdoğan’ın beyanından, tarafların, annesinin hasta olduğu, anneye-babaya ve kardeşlere davalı ile dava dışı Nadire tarafından bakıldığı, murisin ayağının kırıldığı ve bu nedenle son on yıldır yatalak olduğu, dosyadaki delillerden ve murisin sulh ceza hakimliğine verdiği dilekçeden murise ait başka taşınmazların da bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut bu bulgular, yukarıdaki delillerle birlikte değerlendirildiğinde, murisin temliki diğer mirasçılarından mal kaçırma amacı ile yapmadığı, bakılması amacı ile temliki gerçekleştirdiği ve davalının da bakım borcunu yerine getirdiği sonucuna varılmaktadır. Nitekim, muris yaşadığı süre zarfında bakılmadığı iddiası ile bir dava da açmamıştır.
Bu durumda karar düzeltme isteği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi için hükmün bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun ret düşüncesine katılamıyorum.