Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/3206 E. 2020/2693 K. 16.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3206
KARAR NO : 2020/2693
KARAR TARİHİ : 16.06.2020

MAHKEMESİ:.. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, paydaşı oldukları 29 parsel sayılı taşınmazda inşaat yapılmak üzere, davalı …’ün ortağı ve temsilcisi olduğu … Şirketi ile 2012 yılında 6 adet düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, müteahhit firmanın sözleşme gereği kendi payına düşecek olan dairelerin karşılığı arsa payının devri için işlem yapılmasını istemesi üzerine 08.05.2013 tarihinde tapuda işlem yaptıklarını, daha sonra müteahhit firmayla 2012 yılında imzalanan sözleşmelere eklenen krokilerde 10 katlı bina inşa edilmesinin öngörüldüğünü, ancak belediyenin 9 kata izin verdiğinden bu sözleşmelerle işlem yapılamadığını bildirerek yeniden kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanması talebi üzerine 31.10.2013 tarihinde yeni bir sözleşme akdettiklerini, davacılardan …’in inşaatın bitirilmesi için öngörülen süre dolduğundan gecikme için ödenmesi kararlaştırılan kira bedellerinin tahsili için başlattığı takibin kesinleştiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden müteahhide düşen payın haczi için tapuya gidildiğinde müteahhit olan tüzel kişinin taşınmazda paydaş olmadığı ve taşınmazın % 60 payının tüzel kişinin ortağı ve temsilcisi olan davalı …’e ait olduğunun ortaya çıktığını, davalı ile temsilcisi olduğu müteahhit firmanın hile ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği tapuda devir yapılacağı intibaını uyandırdıklarını, hem şahısta hem de sözleşmenin niteliğinde hataya düşürüldüklerini, hem imzaladıkları akdin kat karşılığı inaat sözleşmesi gereği devir olmayıp satış olduğunu, hem de devir yapmak istenerek satış yapılanın müteahhit olan şirket değil, onun temsilcisi ve müdürü olan davalı … olduğunu öğrendiklerini, 08.05.2013 tarihli resmi senedin tanzim ve imzası ile arsa paylarınını 2/5’e düştüğünü, kalan payın ise hile sonucu yapılan işlemle davalıya geçtiğini, arsa paylarının 2/5’e geçtiğini bilseler de, kalan kısmın 2012 yılında imzalanmış bulunan sözleşmenin gereği olarak müteahhit olan şirkette olduğunu sandıklarını, satış bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.Davalı, hak düşürücü sürenin dolduğunu, aynı anda 12 kişinin hileye düşürülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davacı … Şirketi, 29 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın yıkılıp yeniden bina yapılması için … 26. Noterliği’nin 31/10/2013 tarih ve 13441 yevmiye numarası ile “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” imzalandığını, hazırlanan ruhsat davacı şirkete verilmek üzereyken arsa sahiplerinin vekaletten haksız azilleri ile karşılaşılması sebebiyle inşaat ruhsatı alınarak bina yapımına başlanamadığını ileri sürerek, taraflar arasında imzalanan … 26.Noterliği’nin 31/10/2013 tarih 13441 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri uyarınca inşaatın tamamlanması için azledilen vekaletteki yetkilerin kendilerine verilmesini istemiştir. Birleştirilen davada davalılar, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu, davacının bu talebinin haksız olduğu, zira davacı şirket ve kendileri arasında güven ilişkisinin zedelenmiş olması ve inşaatın zamanında bitirilmeyecek olmasının azlin haklılığını gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, asıl davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine, birleştirilen davanın asıl dava ile irtibatı bulunmaması nedeniyle tefrikine ilişkin verilen karara karşı davacılar vekilinin asıl dava yönünden istinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesince, işlemin gerçek satış olmadığı, kaldı ki davalı tarafında devrin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin teminatı olarak yapıldığını kabul ettiği, davalının, sözleşmeyi temsilcisi olduğu şirket adına yapıp sözleşme gereğinden olan taşınmaz pay devrini kendi şahsı adına devralmasının açıkça hileli bir davranış olduğu, tarafların tescilin davacılar ile dava dışı şirket arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak yapıldığı konusunda hem fikir olduklarını, bu durumda tescilin sözleşmenin tarafı olan şirket adına yapılması gerekirken, şirketin temsilcisi ve ortağı olan davalı adına yapılması nedeniyle yolsuz bir tescil olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, asıl davada davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş ve davacı tarafından temyize cevap dilekçesiyle duruşma isteğinde bulunulmuş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.06.2020 Salı günü temyiz eden davalı vekili Avukat gelmedi, temyiz edilen davacılar vekili Avukat … geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilenler vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 106.203.03.TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 16.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.