YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3093
KARAR NO : 2020/5534
KARAR TARİHİ : 28.10.2020
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TESPİT
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma isteği davanın niteliği gereği reddedildi. Dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
Davacı, büyük annesi …’nın 1310 yılında dul olarak vefat ettiğini, …’nın öldüğü yıllarda 25/06/1934 tarih ve 2525 Sayılı Soyadı Kanununun henüz yürürlüğe girmediğini, bu nedenle dava konusu 56, 57, 96 ile 98 nolu parselden ifrazen oluşan 581, 645 ve 648 nolu parsellerde malik …’nın tapu kütüğünde sadece isminin bulunduğunu, soyisminin bulunmadığını, soyismi bulunmayan bir kişinin tapu kaydına soyisminin yazılması mümkün olmadığından mişrasbırakanı …’nın dava konusu taşınmazlar maliki … ile aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında 96 ve 98 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davasından feragat etmiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 96 ve 98 parseller yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, diğer taşınmazlar yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar 4. Hukuk Dairesince, “…Davaya konu 56 ve 57 nolu parsel tutanaklarında hissedar olarak geçen …’nın babasının adının … oğlu …olduğu, bu kişinin 1967 yılında yapılan kadastro tespiti tarihinden yaklaşık 35 yıl kadar önce öldüğü, ayrıca geriye … dışında …, …, …ve …’i terk ettiği ve bu kişilerin ölüm tarihlerinin de 1933 ile 1943 arasında değişen tarihler olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Yine 1937 tarihli vergi kaydındaki bilgilerden … oğlu …evlatları …ve …’in bu tarihte ölü, kızlarının ise sağ olduğunun anlaşıldığı, her iki parselde hissedar olan … ve …mirasçılarının sırası ile 1998 ve 2005 yıllarında tapuda işlem yaptıklarının anlaşıldığı, davacının murisin …’nın (1310) 1894 tarihinde ölmüş olduğu olgusunun dosyada bulunan 56 ve 57 numaralı parsel tutanaklarının içeriği ve vergi kaydındaki bilgi ve belgelerin içeriği ile örtüşmediği, … ve …’in nüfus kayıtları getirtilerek bu kişiler ile malik …’nın irtibatı kurulmalı gerekirse diğer hissedarların mirasçılarından hayatta olanlarda dinlenerek davacının murisin … ile taşınmazların hissedarlarından olan …’nın aynı kişi olup olmadığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde araştırılarak ortaya çıkarılması gerektiği, bu yönler üzerinde durulmadan eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu…” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, iddianın kanıtlanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Bilindiği üzere, tapu kaydında düzeltim davalarında taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Somut olaya gelince, mahkemece yukarıda belirtilen ilke ve olgular doğrultusunda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki; dava konusu taşınmazların 30.05.1969 tarihli tapulama işlemine dayanak 9 nolu vergi kaydının Rumi 19.03.1337 yılında oluşturulduğu, anılan vergi kaydına göre davacıların mirasbırakanının o tarihte sağ olarak gözüktüğü, davacıların da mirasbırakanlarının Soyadı Kanunu çıkmadan evvel öldüğünü ileri sürdükleri halde mahkemece bu olgular değerlendirilmeden vergi kaydının maddi yanılgıya dayalı olarak 19.03.1937 olarak değerlendirildiği, taşınmazların kim veya kimler tarafından ne zamandır kullanıldığı hususları araştırılmadığı, çekişmeli taşınmazlarda 1969 tarihli tapulama işlemi ile paydaş olan … oğlu …, … oğlu …, … oğlu …, …kızı … ve …kızı …’ye ait payların intikallerine ilişkin 01.04.1996 tarih ve 2348 yevmiye nolu, 09.11.1998 tarih ve 9170 yevmiye nolu, 12.03.2001 tarih ve 1483 yevmiye nolu, 27.01.2005 tarih ve 715 yevmiye nolu işlemlere dayanak belgeleri getirtilmediği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazları bilen yaşlı ve tarafsız kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişi ve sağ iseler tutanak bilirkişiler, varsa komşu taşınmaz malikleri ve davacı tanıklarının da katılımı ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, taşınmazların hangi kısımlarının, kim tarafından hangi tarihten beri ne şekilde tasarruf edildiğinin tespit edilmesi, kullanıcılar arasında akrabalık bağının araştırılması, çekişmeli taşınmazlardaki intikal işlemlerine ilişkin 01.04.1996 tarih ve 2348 yevmiye nolu, 09.11.1998 tarih ve 9170 yevmiye nolu, 12.03.2001 tarih ve 1483 yevmiye nolu, 27.01.2005 tarih ve 715 yevmiye nolu işlemlere dayanak tüm belgelerin merciinden getirtilerek gelen kayıtlardaki kişiler ile davacıların mirasbırakanı … arasındaki irtibatın araştırılması, taşınmazların tapulama tespitine esas alınan 9 tahrir sıra ve 9 kapı numaralı vergi kaydının Rumi 19.03.1337 tarihinde oluşturulduğunun gözetilmesi, mülkiyet nakline yol açmamak için yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma yapılarak gerçek malikin kim olduğu şüpheye yer vermeyecek şekilde saptandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 28/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.