Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/2822 E. 2020/5262 K. 20.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2822
KARAR NO : 2020/5262
KARAR TARİHİ : 20.10.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK-TENKİS- ECRİMİSİL

Taraflar arasında görülen alacak, tenkis, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ile davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.10.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … ve vekili Avukat … ile diğer temyiz eden davacılar vekili Avukat …, Avukat O. Can Kısacık geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, 6098 sayılı TBK’nın 19. maddesine dayalı miras payı oranında bedel ile ecrimisil, mümkün olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları …’ın maliki olduğu Kadıköy – Pendik hattında çalışan 34M 0614 plakalı ticari minübüsü muvazaalı olarak oğlu olan Zeki’ye 23.12.2003 tarihinde temlik ettiğini, Zeki’ninde arkadaşı Hasan’a, Hasan’ın ise Yaşar’a satış yoluyla devrettiğini, yapılan tüm temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, … aleyhine anılan minibüsün sicil kaydının iptaliyle miras payları oranında bedel, olmazsa tenkis ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlardır.
Davalı, satışın gerçek olduğunu, muvazaa bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin karar, Dairece; ‘’ … temlike konu edilen ticari araç olduğuna göre olayda 1.4.1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gözetilerek Türk Borçlar Kanunun 19. maddesi gereğince yapılacak araştırma ve inceleme neticesinde temlikin muvazaalı olduğu sonucuna varılır ise davacılardan …ve … yönünden miras payları oranında bedele hükmedilmesi, bu isteğin yerinde görülmemesi halinde tenkis isteğinin değerlendirilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Öte yandan miras bırakan tarafından davalı …’ye yapılan temlikin muvazaalı olduğunun saptanması halinde davacılardan … ve …’un ecrimisile de hak kazanacakları kuşkusuzdur. Kaldı ki … ve …. yararına takdir edilen ecrimisil yönünden davalı …’nin temyiz itirazı bulunmamaktadır. Dairece maddi yanılgıya dayalı olarak davanın mahiyeti gereği ecrimisil takdir edilemeyeceği yönünde bozma yapılmıştır. Kabule göre de; miras bırakanın temlik dışı taşınmazları ve otomobili bulunduğu halde tenkis hesaplaması yapılırken bunlar terekeye dahil edilmeden miras bırakanın terekesinde bulunan tüm aktif ve pasifler araştırılmadan tenkis hesaplaması yapılmasıda doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile; 52.007,14’er TL ile 7.144,98 TL semerenin dava tarihinden itibaren işlenecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ayrı ayrı verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir.
Ne var ki; dosyaya toplanan belgeler ve deliller ile bozma ilamının açıklanması ötesinde kararın gerekçe içerdiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Anayasanın 141. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 sayılı HMK.’nun 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı yasanın 297. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 6100 sayılı HMK’nun 294. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Hükmün sonuç bölümünde de istek sonuçlarından her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve hakların birer birer açıkça şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde yazılması zorunludur.
Somut olayda, mahkemece, kurulan hükmün Anayasa ve Usul Yasasının değinilen hükümlerine uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, kararın gerekçe içermediği açık ve tartışmasız olup, tarafların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 2.540.00.’ar TL. duruşma vekâlet ücretinin, karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.