YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2302
KARAR NO : 2020/2261
KARAR TARİHİ : 04.06.2020
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 597 parsel sayılı taşınmazın intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, davalının başkası ile gayri meşru ilişki yaşadığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın devrine ilişkin resmi işlemin iptalini gerektirecek bir neden olmadığını, davacının taşınmazı kendi rızası ile verdiğini, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; “…davacıdan davadaki talep sonucuna göre dayandığı hukuki sebebin açıklattırılması, davada dayanılan hukuki neden veya nedenlere göre iddiaların önem sırasıyla incelenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesi açıklattırılmaksızın ve hukuki niteleme yapılmaksızın yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
Somut olayda, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada davacı, taraflar arasındaki işlemin satış görünse de gerçekte bağış niteliğinde bulunduğunu,çekişmeli taşınmazın evlilik hediyesi olarak verildiğini, davalının kusurlu tutum ve davranışları sonucu boşanmanın gerçekleştiğini bildirip davada; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 295/2. maddesinde düzenlenen bağışlamanın geri alınması hukuksal nedenine dayandığını beyan etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında yapılan sözleşmenin satış değil evlilik birliğinin devamına yönelik bağış sözleşmesi niteliğinde olduğu,evlilik birliğinin davalının kusuru nedeniyle sona erdiği, bu nedenle davacının taşınmazı geri isteme hakkının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki, çekişme konusu 597 parsel sayılı taşınmazın davalıya “bağış” suretiyle değil “satış” yoluyla temlik edildiği kayden sabittir.
Bu durumda, ortada bağış suretiyle yapılmış bir temlik bulunmadığına göre; bağıştan dönme hukuki sebebine dayanılmasına ve 6098 sayılı TBK.’nin 295/2. maddesinin uygulanmasına olanak yoktur.
Öte yandan, her ne kadar, davalı, 14.02.2017 tarihli duruşmada “…ben evlenirken davacıdan bir güvence istemiştim, kendisi de bu taşınmazı bana verdi…” şeklinde beyanda bulunmuş ise de; dava konusu taşınmazın resmi akitte satış yoluyla temlik edilmesi karşısında bu beyanın dahi davanın niteliğini değiştirecek mahiyette olduğu kabul edilemez.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasa’nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.