Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2017/1763 E. 2017/1989 K. 17.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1763
KARAR NO : 2017/1989
KARAR TARİHİ : 17.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Davacılar, mirasbırakanları …’ın ölümünden sonra kalan taşınmazların intikal işlemleri ve sair işleri yapmak üzere vekil tayin edilen …’in çekişme konusu 12 parça taşınmazı intikalini yaptırdıktan sonra satış suretiyle kardeşleri Sinan’a temlik ettiğini öğrendiklerini, okuma yazma bilmediklerini, kardeşleri … ile davalı …’in el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, davalı …’in vekaleti kötüye kullandığını ileri sürerek, 229, 266, 289, 84, 86, 88, 90, 42 ada 1, 109 ada 62 ve 109 ada 72 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tescile, 46 ada 3 parsel ve 82 ada 3 parsel sayılı taşınmazların üçüncü kişiye devredilmesi nedeniyle bu taşınmazlar bakımından belirlenecek tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı … (kendi adına asaleten, … adına velayeten) davanın zamanaşımına uğradığını, davacıların devir tarihlerinde paylarının karşılığını …’dan aldıklarını, taşınmazların esasen kök muris … tarafından murisleri …’a bedeli karşılığında devredildiğini ve devirden sonra … tarafından kullanıldığını, murisleri …’ın ölümünden sonra taşınmazların kendilerine geçtiğini, davacıların kötüniyetli olduklarını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …; davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, dava konusu taşınmazların satışını yaptığı tarihte bizzat kendisinin vekaleten satışları yaptığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 229, 266, 289, 84, 86, 88, 90, 1, 62, 72 parsel sayılı taşınmazlar yönünden satış işleminin iptaline ve payları oranında davacılar adına tesciline, 46 ada 3 parsel ve 82 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar bakımından ise 3. şahsa temlik edilmesi nedeniyle belirlenen tazminatın davacılara payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’ın 24/03/1985 tarihinde ölümü ile geriye dava dışı mirasçılarla birlikte davacıların ve oğlu …’ın da 2002 yılında ölümü ile mirasçılarının kaldığı, 08.02.1999 tarihli resmi akit ile bir kısım mirasçılara vekaleten davalı …, … ve dava dışı … tarafından intikal işlemi yapıldıktan sonra mirasbırakandan kalma çekişme konusu 42 ada 1, 109 ada 62, 109 ada 72 parsel sayılı taşınmazların …’a, 46 ada 3 parsel sayılı taşınmazın dava dışı ismail …’a, 82 ada 3 parsel sayılı taşınmazın dava dışı … ’a temlik edildiği, yine 25.12.1996 tarihli resmi akit ile birkısım mirasçılara vekaleten davalı …, … ve … tarafından müşterek mülkiyete çevrilip satış yolu ile mirasbırakandan kalma çekişme konusu 215, 229, 266, 84, 86, 88, 90 parsel sayılı taşınmazların …’a devredildiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27. (1086 sayılı HUMK’nun 73.) maddesi uluslararası sözleşmeler ve Anayasanın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden, açıklama ve ispat haklarını kullanmalarını sağlamadan hükmünü veremez. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Ne var ki, davalı …’ın kendi adına asaleten, …adlarına velayeten sunmuş olduğu cevap dilekçesinde açıkça tanık deliline dayandığı, ön inceleme duruşmasında tanıklarını bildirmek üzere süre istediği, 15/01/2014 tarihli dilekçe ile de tanıklarını bildirdiği halde, süresinde bildirilmediğinden bahisle tanıklarının dinlenilmediği görülmektedir. Oysaki, en son ön inceleme duruşmasıyla iddia ve savunma netleşmiş olacağından bu tarih itibariyle tanık bildirilmesi mümkündür.
Hâl böyle olunca; davalı … tarafından bildirilen tanıklara usulüne uygun olarak davetiye tebliği ile dinlenilmeleri ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davalı tanıkları dinlenilmeksizin savunma hakkı kısıtlanarak işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan, çekişme konusu 84, 86, 88 ve 90 parsel sayılı taşınmazların tüm gittiği kayıtların celbi ile incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu parsellerin tedavüllü tapu kayıtları getirtilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Bir kısım davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.