Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/9200 E. 2017/3059 K. 31.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9200
KARAR NO : 2017/3059
KARAR TARİHİ : 31.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen gaiplik, tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, 5737 sayılı Yasanın 17.maddesine dayalı gaiplik ve tapu iptal-tescil isteklerine ilişkindir.
Davacı, 65 ada 29 parsel sayılı ahşap dükkan vasıflı … Vakfından icareli taşınmazın 4/48 payı ile 65 ada 30 parsel sayılı bahçeli ahşap ev vasıflı … Vakfından icareli taşınmazın 12/384 payının … oğlu … adına kayıtlı olduğunu, ancak kayıt malikinin nerede olduğunun bilinmemesi ve mirasçılarının tespit edilememesi sebebiyle … Defterdarının kayyım tayin edildiğini, 5737 sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca taşınmazların vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek kayıt malikinin gaipliğine ve tapu kaydının iptali ile vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazlardaki vakıf şerhinin Hazine payında olduğunu, davanın hukuki yarar yokluğundan ve husumetten reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın mahlulen vakfına rücu edeceği gerekçesiyle … oğlu … ‘in gaipliğine ve taşınmazların … Vakfı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 65 ada 29 parsel sayılı taşınmazın, 13.11.1950 tarihli kadastro tespiti ile 4/48 payının … oğlu … adına, 15/48 payının Hazine adına,29/48 payının … kızı … e … … adına tescil edildiği, 30 parsel sayılı taşınmazın ise 13.11.1950 tarihli kadastro tespiti ile 12/384 payının … oğlu … adına, 213/384 payının Hazine adına, 159/384 payının … kızı … … adına tescil edildiği, 29 parsel sayılı taşınmazın nev’inde … Vakfından ve 30 parsel sayılı taşınmazın nev’inde ise … Vakfından şerhinin bulunduğu ancak … ve … i … payında bulunan şerhin 08.05.2000 tarihinde taviz bedeli ödenmek suretiyle terkin edildiği, 28.04.2000 tarihli ödeme makbuzlarının dosya arasına alındığı, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 11.11.2010 tarih ve 2010/223 Esas, 2010/1341 Karar sayılı kararı ile … oğlu … kayyım olarak … Defterdarının atandığı ve kararın 14.03.2011 kesinleştiği, dosya içinde … … ’un kimlik suretinin yer aldığı, iktisap ilmuhaberinden … ve … … ’nın kardeş olduğu anlaşılmaktadır. ./..
Bilindiği üzere; Vakıf Hukukumuzda, İcareteynli ve mukataalı vakıfların kuru mülkiyeti (rekabesi) vakfa, kullanma (tasarruf) hakkı ise mutasarrıfa ait bulunmakta, … bu hakkı ölmesi üzerine mirasçılarına intikal etmekteydi. … mirasçısının bulunmaması halinde ise vakıf mal mahlulen vakfına dönmekteydi. Ne varki, Medeni Kanunun kabulünden sonra aynı taşınmaz üzerinde kuru mülkiyet (rekabe) hakkı ile mirasçılara kalan, nesilden nesile geçen tasarruf hakkı gibi iki hakkın varlığı getirilen yeni mülkiyet kuralları ile bağdaşır görülmemiş, vaki vakıf hukukumuzu yeniden düzenleme, Medeni Kanunun kabul ettiği mülkiyet rejimine uyarlama zorunluluğu doğmuştur. Bu amaçla 2762 sayılı Vakıflar Yasası 5.6.l935 tarihinde kabul edilmiş, 13.6.1935 tarihinde yayınlanmış, 6 ay sonra 13.12.1935 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu kanun ile vakıf taşınmazların icareteyn ve mukataya bağlanması yasaklanmış. daha önce kurulmuş bu tür vakıfların tasfiyesi yoluna gidilmiştir. Söz konusu yasanın özellikle 27,29 ve 30 maddelerinde özetle (.. mukataalı toprakların ve icareteynli taşınmazların mülkiyetinin yirmi misli bir taviz karşılığında … a geçirileceği on yıl içerisinde taviz vermek yoluyla icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemiş olanların mülkiyetinin ise on yıl sonunda kendiliğinden … a geçeceği ve vakfın hakkının ivaza dönüşeceği ) hükme bağlanmıştır. Görülen luzüm üzerine 13.6.1945 tarih 4755 sayılı Yasa ile bu süre 13.12.1955 tarihine kadar on yıl daha uzatılmıştır. Anılan bu vakıf yasalarının hükümlerine göre taviz bedeli ödendikten veya taviz bedeli ödenmese dahi öngörülen yirmi yıllık süre geçtikten sonra vakıf taşınmazların tam mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş, diğer bir söyleyişle vakıf taşınmaz özel mülk, mutasarrıf malik olmuştur. Mutasarrıf iken malik olan kişilerin mirasçı bırakmadan ölmeleri üzerine taşınmazları M.K’nun 501. (eski 448.Md.) maddesi uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazineye kalmıştır. Ancak, yasa koyucu öncesi vakıf olan taşınmazların vakfına (aslına)dönmesini daha uygun görmüş,bazı ayrıcalıklar dışında, Hazineye intikal yolunu kapatmak istemiştir. İşte bu nedenle 22.9.1983 tarih 2888 sayılı Yasanın 2. maddesiyle 2762 sayılı Yasanın 29. maddesini değiştirip ayrıca ikinci bir fıkra ekleyerek Medeni Kanunun 501.maddesinin Hazinenin mirasçı olacağı yönündeki genel hükmünden ayrılmış “mülkiyeti mutasarrıfa geçmiş olan taşınmazlarda maliklerin bu yasanın yürürlük tarihine kadar ölmeleri üzerine son mirasçı sıfatıyla Hazineye intikal edipte bu husus tapu kaydına bağlanmış bulunanlar ayrık bırakılarak işlenmemiş olan taşınmazların mahlulen vakfına rücu edeceği” kuralını getirmiştir. Yukarıda belirtilen yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 2888 sayılı Yasanın yürürlük tarihi 24.9.1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların Hazineye geçmesine yasal olanağın kalmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Öte yandan, daha önce Hazine üzerine oluşan tapu kayıtlarının iptal edilememesi içinde; taşınmazın önce … a geçip özel mülk haline gelmesi, mal sahibinin mirasçı bırakmadan ölmesi ve 2888 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce tapuda Hazine üzerine yazılması gibi üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir. Vakıflar Yasasının tasfiye hükümlerinin işlemesinden önce vakıf malın kuru mülkiyetinin mutasarrıfa geçtiğinden, … tam malik sıfatını kazandığından söz edilemez. Anılan yasanın 29. maddesinde açıklanan koşullar gerçekleşmeden, mirasçı bırakmaksızın ölen kişi malik olamayacağı gibi tasarruf hakkı dahi sona ereceğinden taşınmazın mülkiyetinin Hazineye geçtiği ileri sürülemez. Aynı şekilde mutasarrıfı kaçak ve yitik kişi durumuna düşen taşınmazların mülkiyetinin de metruken vakfına dönmesi asıl olup hiçbir surette Hazineye geçmesine yasal olanak yoktur.
Öyle ise, 2762 sayılı Yasanın 2888 sayılı Yasa ile değişik 29/2 maddesi ve 5737 sayılı Yasanın 17. maddesi hükmü karşısında 22.09.1983 tarihinden sonra aslı vakıf olan taşınmazların taviz bedeli ödensin yada ödenmesin Hazine adına tesciline yasal imkan kalmamıştır.
Öte yandan; 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmü uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi için mukataalı ya da icareteynli olup olmadığı, kayıt maliklerinin mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğinde kuşku yoktur.
Somut olaya gelince, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Şöyle ki, kayıt malikinin mirasçılarının bulunup bulunmadığı yönünde hükme yeterli araştırma yapılmamıştır.
Hâl böyle olunca, … 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/223 Esas, 2010/1341 Karar sayılı dosyası içinde mevcut 25.04.1949 tarihli … ’in kardeşi … e Hasene … ’a ait nüfus cüzdanı örneğindeki bilgilerden de yararlanmak suretiyle kayıt malikinin mirasçıları bulunup bulunmadığının nüfus kayıtlarının… i ile tereddüde yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan hususların gözardı edilmiş olması doğru değildir.
Kabule göre de; dava konusu taşınmazlarda vakıf isminin farklı olmasına rağmen, vakıfların aynı olduğu saptanmadan, her iki taşınmazdaki pay için … Vakfı adına tesciline karar verilmesi isabetsizdir.
Davacı Hazine ve davalı Kayyım’ın temyiz itirazı açıklanan yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.