Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/9113 E. 2019/3205 K. 22.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9113
KARAR NO : 2019/3205
KARAR TARİHİ : 22.05.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşmalı temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilelerek Tetkik Hakimi …’nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası “… oğlu …”ın maliki olduğu … parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında adı sehven “… oğlu …” olarak geçmekte iken davalı …’in mirasbırakan babası “… oğlu …”ın başvurusu sonucu İdarece “… oğlu …” şeklinde değiştirildiğini ve onun ölümü üzerine mirasçılar arasında yapılan taksim sonucu davalı … adına tescil edildiğini, aralarında çıkan tartışmanın ardından adı geçen davalının taşınmazı diğer davalı …’e muvazaalı olarak satış suretiyle devrettiğini, taşınmazın zilyedi olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile diğer mirasçılar ile aralarında yaptıkları rızai taksim gereğince adına tescilini istemiştir.
Dahili davacılar, davacı ile birlikte mirasbırakan Kılıçoğlu …’ın mirasçıları olduklarını, taşınmazın davacı adına tesciline rıza gösterdiklerini, davaya muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir.
Davalılar, görevsizlik ve zamanaşımı itirazında bulunmuşlar, iddiaların doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, tapuda davalı … adına kayıtlı çekişme konusu … parsel sayılı taşınmazın (7400m2, tarla) kadastro çalışması neticesinde 21.06.1972 tarihinde senetsizden zilyetliğe dayalı olarak 1340 doğumlu “… oğlu …” adına tespit gördüğü, tespitin itiraz edilmeksizin 15.11.1972 tarihinde kesinleşerek adı geçen adına tescil edildiği, 03.09.2002 tarihinde davalı …’in mirasbırakan babası “… oğlu …”ın talebi üzerine Tapu Müdürlüğünce kayıt malikinin “…” olan soyadının “…” şeklinde düzeltildiği, … oğlu …’ın ölümüyle taşınmazın 01.08.2008 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği, mirasçılar arasında yapılan 05.08.2008 tarihli rızai taksim uyarınca davalı … adına tescil edildiği, adı geçen davalı tarafından taşınmazın 16.05.2012 tarihinde dava dışı eşinin kardeşi olan diğer davalı …’e satış suretiyle temlik edildiği, nüfus kayıtlarından davacının 1923 (1339) doğumlu mirasbırakan babası …’ın (… ve … oğlu) 08.10.1978 tarihinde, davalı …’in 1924 (1340) doğumlu mirasbırakan babası …’ın ( … ve … oğlu) ise 18.6.2008 tarihinde öldüğü hususları sabittir.
Somut olayda uyuşmazlık, tespit maliki “… oğlu …” iken bilahare soyadı “…” olarak değiştirilen kişinin davacının mı yoksa davalının mı mirasbırakanı olduğu konusunda toplanmaktadır.
Davacı davayı açarken 1962 tarihli …, … ve … sıra numaralı tapu kayıtlarına dayanmakta olup bu tapu kayıtlarının … Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.03.1959 tarihli 1959/65 sayılı senetsizden tescil ilamıyla oluştuğu kayıtlardan anlaşılmaktadır.
Ne var ki, mahkemece hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmamış, davacının bildirdiği tanıklardan yalnız … dinlenmekle yetinilmiştir.
Hal böyle olunca, 22.05.1962 tarihli …, … ve … sıra numaralı tapu kayıtlarının bulunabiliyor ise dosyasının aksi halde dayanak … Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.03.1959 tarihli 1959/65 sayılı ilamı ve krokisinin temin edilmesi, sözü edilen davanın davacısının, eldeki davanın taraflarından hangisinin mirasbırakanı olduğunun saptanması, davacının mirasbırakanı olduğu belirlenir ise yerinde keşif yapılıp tapu kayıtları uygulanarak çekişme konusu taşınmaza ait olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, davacı tanıklarının keşif mahallinde dinlenerek taşınmazın başından beri kim tarafından kullanıldığının sorulması, tespit malikinin davacının mirasbırakanı olduğu belirlenir ise son kayıt maliki davalı …’in iyiniyetli olup olmadığının bir başka ifade ile Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağının açıklığa kavuşturulması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.