Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/6608 E. 2019/5031 K. 03.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6608
KARAR NO : 2019/5031
KARAR TARİHİ : 03.10.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.10.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat … ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat … geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası …’nin maliki olduğu 715 ada 5 parsel sayılı taşınmazını 380 pay kabul edip 40 payını uhdesinde bırakarak 160 payını oğlu …’e, 40 payını kızı …’ye, 100 payını oğlu …’a ve 40 payını da kendisine satış göstererek devrettiğini, yapılan devrin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, kardeşleri …’ye hiç pay verilmediğinden … mirasçılarının muris muvazaası nedenine dayalı olarak açtıkları … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/146 Esas sayılı davanın kabul edilerek kesinleştiğini, temlikin muvazaalı olduğunun hükmen sabit olduğunu, miras payından daha az bir pay aldığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davacı iddialarının … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/146 Esas sayılı dosyasında sonuçlandırıldığını, davacının da bu hükmü temyiz etmediğini, eldeki davada hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaalı olarak yapılan temlikte lehine tasarrufta bulunulan davacının muvazaanın hukuki sonuçlarından yararlanamayacağı, … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/146 Esas sayılı davası kesinleştikten sonra davacının dava açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 715 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan… adına kayıtlı iken, mirasbırakanın 40/380 payını uhdesinde bırakarak 160/380 payını oğlu …’e, 100/380 payını oğlu …’a, 40/380 payını kızı …’ye ve 40/380 payını da davacı kızı …’a 09.02.1979 tarih ve 908 yevmiye no’lu akitle satış suretiyle devrettiği, dava dışı kızı … mirasçılarına anılan taşınmazdan pay verilmediği, mirasbırakanın 02.03.1981 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak kızları … ve …’yi, oğulları … ve … ile kendisinden önce ölen kızı …’nin çocukları …, … ve …’ı bıraktığı anlaşılmaktadır.
Dava dışı … mirasçıları …, … ve … tarafından çekişmeli temlik nedeniyle … mirasçılarına, …, … ve …’a karşı … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/146 Esas 2014/324 Karar sayılı dosyası üzerinden 17.07.2008 tarihinde muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payları oranında tescil istemli dava açıldığı, yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verildiği, hükmün 16.02.2015 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/146 Esas, 2014/324 Karar sayılı dosyasında verilen hüküm eldeki dava bakımından güçlü delil olup, tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakan tarafından yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunda kuşku yoktur.
Bu tespitten sonra ilk çözümlenecek husus, davacı …’ın da aynı akit ile pay temlik alması nedeniyle aynı iddia ile eldeki davayı açıp açamayacağı hususudur.
Dava konusu taşınmazın 340/380 payının devredildiği 09.02.1979 tarih ve 908 yevmiye no’lu akdin muvazaa ile illetli olduğu saptandığına göre satış akdinin hukuken geçersiz olduğu açıktır. Türk Hukuk sisteminde kabul edilen illilik prensibi gereğince akit geçersiz olduğundan pay temlik alanlar yönünden oluşan tescil de yolsuzdur. O halde, mirasçı olan davacı …’ın da akdin muvazaa ile illetli olduğunu ileri sürerek eksik kalan miras payı yönünden dava açmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava dilekçesinde … ile … … ve …… mirasçıları olarak Yasemin, …, , … ve …’ın davalı olarak gösterildiği, dosyaya ibraz edilen … …’a ait …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.04.2009 tarih ve 2008/1039 Esas 2009/395 Karar sayılı veraset ilamında mirasbırakanın kızı 1964 doğumlu … ile mirasbırakanın eşi ……’ın da mirasçı olarak gözüktükleri, ……’ın 17.11.2009 tarihinde öldüğü, …’ye ait … 7. Sulh Mahkemesi’nin 30.09.2010 tarihli ve 2009/687 Esas, 2010/900 Karar sayılı veraset ilamında geriye mirasçı olarak çocukları …, … .. …ve…’ı bıraktığı, mirasçılar arasında …’ın bulunmadığı, veraset ilamında bu hususta; “Mahkememize ibraz edilen … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.06.2010 tarih ve 2009/157 Esas 2010/205 sayılı kararı ile, … …’ın yaşamadığı tespit edildiğinden nüfus kaydının terkinine karar verildiği anlaşılmıştır.” açıklamasının yer verildiği görülmektedir.
Bu tespitten sonra yapılan ikinci satışlar incelendiğinde, … …’ın çekişmeli taşınmazda mirasbırakandan temlik aldığı 160/380 payından 110/380 payını uhdesinde bırakarak 50/380 payını eşi ……’a 06.08.1981 tarihinde; … Özçevik’in de temlik aldığı 40/380 payın tamamını kardeşi …’e 07.05.1992 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği sabittir.
O halde, pay temlik alan ve halihazırda tapu kayıt maliki olanların ( ya da mirasçılarının) tamamının davalı olarak gösterildiği, taraf teşkilinin sağlandığı anlaşılmaktadır.
Bu hususların yanında, mirasçı …’nin payını satın alan ……’ın, muvazaalı akdin tarafı olan mirasçı …’in eşi olduğu dikkate alındığında durumu bilen ya da bilmesi gereken konumunda bulunduğu için TMK’nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı açıktır.
Hal böyle olunca, davacı …’ın çekişmeli taşınmazda mirasbırakan tarafından yapılan devir nedeniyle eksik kalan miras payı yönünden davanın kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.