Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/6586 E. 2019/2161 K. 25.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6586
KARAR NO : 2019/2161
KARAR TARİHİ : 25.03.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı maliki olduğu 185 ada 18 parsel sayılı taşınmazın, ihbar olunan …’e vermiş olduğu vekâletname ile davalıya satış suretiyle temlik edildiğini karşılığında herhangi bir bedel ödenmediğini, davalı ile ihbar olunan …’in kendisinin yaşlılığından ve ehliyetsizliğinden faydalandığını ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişme konusu taşınmazın ayrı tarihlerde düzenlenen vekaletnamelerle önce bir kısmının, daha sonra kalan payının devredildiğini, vekâletnamelerin düzenlendiği tarihte davacının ehliyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; ihbar olunan … ise, davacının paraya ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine aldığı vekâletname ile çekişmeli taşınmazdaki bir kısım payını davalıya temlik ettiğini, daha sonra kalan payını da davacının talimatı doğrultusunda ikinci bir vekâletname ile davalıya devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalından alınan rapora göre vekâletnamelerin tanzim ve çekişmeli payların temlik tarihlerinde davacının fiil ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmaz 239/383 ve 144/383 paylı olarak davacı adına kayıtlıyken, sırasıyla 08.04.2014 ve 18.04.2014 tarihlerinde vekil … aracılığı ile davalıya satış suretiyle temlik edildiği, … Üniversitesi Hastanesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 30.06.2015 tarihli raporunda Denizli 3. Noterliğinin 10687 yevmiye numaralı vekaletnamesinin düzenlenme tarihi olan 10.04.2014 tarihinde davacının demansiyel bozukluk nedeniyle fiil ehliyeti bulunmamasının kuvvetle muhtemel olduğu ayrıca muayene tarihi olan 16.06.2015 tarihinde davacının fiil ehliyeti bulunmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.

./..

Hemen belirtilmelidir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405. maddesinde akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her erginin kısıtlanacağı, görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamların, noterlerin ve mahkemelerin, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorunda oldukları, 409. maddesinde, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verileceği, 448. maddesinde, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasinin, vesayet altındaki kişiyi tüm hukuki işlemlerinde temsil edeceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde, dava ehliyetinin, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 52. maddesinde, medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanların davada yasal temsilcileri tarafından temsil edilecekleri, 56. maddesinde, taraflardan birinin vesayet altına alınması veya kendisine yasal danışman atanması istemi mahkemece uygun bulunur veya gerekli görülürse, bu konuda kesin bir karar verilinceye kadar yargılamanın ertelenebileceği, aynı Yasanın 114/4 maddesi gereğince taraf ve dava ehliyeti dava şartı ise de, başlangıçta ve dava açılırken bulunmayan dava şartının davanın devamı sırasında gerçekleşmesi halinde, davanın esasına girilerek sonuçlandırılması gerekeceği, HMK’nin 115/2. maddesinde de bu yönde düzenleme bulunduğu açıktır. Buna göre, kişinin kendisi tarafından veya yetkili kılacağı temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usûl işlemlerini yapabilme yeteneği olarak tanımlanan dava ehliyeti, medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin medeni usûl hukukundaki karşılığı olup davayı takip yetkisinin resen göz önüne alınması gereken bir husus olduğu kuşkusuzdur.
Somut olayda, … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapora göre 30.06.2015 tarihi itibariyle davacının fiil ehliyetini haiz olmadığı açıktır.
Hal böyle olunca; öncelikle davayı yürüten hakimin vesayet makamına ihbarda bulunarak davacıya vasi atanmasının temin edilmesi ve atanacak vasinin de TMK’nın 462/8. maddesi hükmü uyarınca vesayet makamından davaya icazetin sağlanması bakımından izin alınarak vasi huzuruyla davanın sürdürülmesi ve davalı yanın … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan rapora itiraz ettiği ve hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, varsa davacıya ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, reçeteler, film grafilerinin vs. temin edilerek davacının vekaletnamelerin düzenlendiği ve çekişmeli payların temlik edildiği tarihlerde ehliyetli olup olmadığı yönünde Adlî Tıp Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması, davacının işlem tarihlerinde ehliyetli olduğunun saptanması halinde vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasının değerlendirilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.