Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/654 E. 2018/14842 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/654
KARAR NO : 2018/14842
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilmiş olmakla, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve miras payı oranında tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı…’ın maliki olduğu 3575 ve 1080 ada 178 parsel sayılı taşınmazlarını 1998 yılında davalılara temlik işleminin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasıyla açtığı davada … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/512 Esas 2010/631 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verildiğini, ne var ki dava konusu 3575 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının imara tabi tutulması nedeniyle oluşan yeni 620 ada 1 ve 2 ile 650 ada 1 sayılı parseller hüküm kapsamına alınmasına karşın, 3575 parsel sayılı taşınmazın arta kalan kısmının hüküm kapsamına sehven alınmadığını ileri sürerek, önceki davada hüküm kısmında unutulan dava konusu 3575 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalı, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/512 Esas 2010/631 Karar sayılı ilamının eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini, muvazaa iddiasının gerçeği yansıtmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesi uyarınca … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.12.2010 tarih ve 2010/512 E 2010/631 K sayılı ilamı, eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu 3575 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının incelenmesinde; 3575 sayılı parsel 5.480 m2 olarak tapuda kayıtlı iken, 24.09.2007 tarih ve 23719 yevmiye no’lu işlemle 1.004,38 m2’lik kısmının ifraz edilerek imara tabi tutulduğu, ifraz edilen kısmın 620 ada 1 ve 2 ile 650 ada 1 sayılı parsellere belirli oranlarda şuyulandırıldığı, kalan kısmın 3575 parsel numarası altında 4.475,62 m2 olarak halen 1/5’er oranda davalılar adına kayıtlı olduğu kayden sabittir.
Eldeki davaya kesin hüküm teşkil ettiği gerekçe yapılan … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.12.2010 tarih ve 2010/512 Esas 2010/631 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; …. ( ….) tarafından davalılar…. ve…. aleyhine mirasbırakan…’ın maliki olduğu 3575 ve 1080 ada 178 sayılı parsellerdeki paylarını devretmesi nedeniyle muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası açıldığı, davanın kabulüne ilişkin karar Daire tarafından doğru bulunmakla birlikte eski parsel numarası üzerinden hüküm kurulduğundan bahisle hükmün bozulduğu, netice itibariyle 28.12.2010 tarihli karar ile 1080 ada 178 ile 3575 sayılı parselin imar uygulması sonucu oluşan yeni 620 ada 1 ve 2 ile 650 ada 1 sayılı parseller üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, 3575 parselle ilgili tavzih isteminin reddi kararının da Yargıtay incelemesi sonucunda kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (6100 sayılı HMK’nın 303. maddesi, mülga 1086 sayılı HUMK’un 237. maddesi)
Somut olaya gelince; eldeki davada, halen davalılar adına kayıtlı olan 3575 parsel sayılı taşınmaz ( 4.475,62 m2 ) dava konusu yapılmış olup, kesin hüküm oluşturduğu kabul edilen ve yukarıda içeriği açıklanan … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28.12.2010 tarih ve 2010/512 Esas 2010/631 Karar sayılı davada ise 3575 sayılı parselden ifraz edilen 1.004,38 m2’lik kısmın dahil edilmesi ile yapılan imar uygulaması sonucunda oluşan yeni 620 ada 1 ve 2 ile 650 ada 1 sayılı parseller üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
O halde, ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucu ( dava konusu ) farklı olduğuna göre, kesin hükümden söz edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi ( mirasbırakan tarafından yapılan devir öncesi dava konusu 3575 sayılı parselde davalıların kendi paylarının da olduğu gözetilerek ) ve sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, kesin hükümden bahisle davanın reddedilmesi isabetsizdir.
Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.