Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/6451 E. 2017/3055 K. 31.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6451
KARAR NO : 2017/3055
KARAR TARİHİ : 31.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, 5737 sayılı Yasanın 17. maddesi dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, … Vakfı’ndan olan, 40 ada 12 parsel sayılı taşınmazın, ½ payının … adına kayıtlı olduğunu, 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 17. maddesi uyarınca vakfı adına tescili gerektiğini ileri sürerek, … adına olan tapu kaydının iptali ile idare adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine, davanın süresinde açılmadığını, vakıf şerhinin 1955 yılında konulduğunu, 2762 sayılı yasanın 2888 sayılı yasayla değişik 29. maddesine gereği taşınmaza bu şekilde şerh konulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 2762 sayılı Vakıflar Kanunu 29. maddesi gereğince söz konusu şerh nedeniyle mirasçı bırakmadan vefat eden kayıt malikinin paylarının vakfı adına tescil edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 40 ada 12 parsel sayılı 93 m2 avlulu ahşap ev nitelikli taşınmazın 29.06.1981 tarihli kadastro tespitinde, ½ payın Kaytaz oğlu İlyas adına tapu kaydına istinaden, kalan ½ payın ise bütün aramalara rağmen geldi kaydı işlenmediğinden bulunmadığı, 2613 sayılı yasanın 22. maddesi H fıkrası gereğince Hazine adına tespit gördüğü, itiraz üzerine komisyon ek kararında, geldi kayıtları incelendiğinde ½ payın Mart 326 tarih 12 sıra nolu … ’yan … ve … adına kayıtlı olduğu, halen durmakta olduğu, firari ve mütegayip kişilerin gayrimenkullerinin hazineye intikali gerektiğinin belirtildiği, 20.07.1984 tarihli kadastro işlemi ile ½ payının … adına tescil edildiği, tapu kaydında 12.03.1998 tarihli … Vakfı şerhi bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davanın niteliğine göre taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür harca tabi davanın açıldığının kabul edilebilmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 118 ve 120. maddeleri gereğince başvurma harcı ile nisbi karar ve ilam harcının peşin alınmasının yanı sıra, davaya devam edilip, karara bağlanarak çekişmenin giderilebilmesi açısından 6100 sayılı HMK’nin 120. maddesi ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32. maddelerinin öngördüğü işlemin yerine getirilmesi ve harcın alınması zorunludur.
Hemen belirtilmelidir ki, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (res’en) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32. maddesinde de yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe takip eden işlemlerin yapılamayacağı ifade edilmiştir.
Öte yandan, Vakıflar İdaresi 5018 sayılı yasa uyarınca hususi bütçeye tabi olup, 5737 sayılı Vakıflar Kanunun 77. maddesindeki “Tüm iş ve işlemleri, her türlü vergi, resim,harç ve katılım payından istisnadır.” hükmünün yargı harçlarını kapsamadığı, dolayısıyla …’nün harçtan muaf olmadığı Hukuk Genel Kurulu’nun 24.12.2008 tarih 18-777 esas ve 2008/788 sayılı kararı ile benimsenmiştir.
Bu durumda, davacı … İdaresince dava değeri belirtilmeksizin maktu harç alınmak suretiyle dava açılmış olup yargılama sırasında harca esas değer tespiti yapılmadığı ve harç ikmal edilmediği halde yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi hatalıdır.
Hal böyle olunca, davacı idareye harç ikmali yaptırılması, ondan sonra yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken değinilen husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Kabule göre de; çekişme konusu taşınmazın kayıt maliki adına tesciline dayanak belgelerin mercinden getirilmediği, 29.06.1981 tarihli tespitte vakıf şerhinin bulunmadığı ancak 1984 yılında Hazine adına tescilden sonra 12.03.1998 tarihinde … Vakfı şerhinin tescil edildiği anlaşılmakla bu durumun sebebinin Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, dava dilekçesinde … Vakfı ve … Vakfı’nın aynı vakıflar olduğunun belirtildiği, adı geçen vakıfların aynı olup olmadığının tespit edilmesi ve vakfiyesinin dosya arasına alınarak çekişme konusu taşınmaza uygulanması, 5737 sayılı Yasının 17. maddesinde belirtilen koşulların oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması ve varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken anılan husular gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmen açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 31.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.