Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/621 E. 2018/14838 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/621
KARAR NO : 2018/14838
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, malik olduğu taşınmazların imar uygulamasının yapılabilmesi ile sadece iki parselin satışına yönelik olarak davalılar … ve …’ı vekil tayin ettiğini, ancak davalıların vekâlet görevini kötüye kullanarak dava konusu 9638 ada 15 ve 16, 9639 ada 6, 7 ve 8, 9640 ada 12, 13 ve 14 ile 9641 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazları diğer davalılar … ve …’a satış suretiyle temlik ettiklerini, davalıların akraba olup el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini, kendisine bedel de ödenmediğini, zararlandırıldığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil, olmazsa taşınmazların değerinin davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı vekil …, davacı ile yaptığı 24.11.2003 tarihli sözleşme gereğince yapacağı parselasyon hizmeti karşılığında davacının 3.500 m² yer vereceğini, ancak tapu işlemleri gerçekleşmeyince satış yetkisi içeren vekâletname verdiğini ve hizmet karşılığı taahhüt edilen taşınmazları davalı …’a sattığını, davalı vekil …, taşınmazları imar uygulaması öncesi davacıdan haricen 2003 yılında 33.000.-TL’ye satın aldığını, tapudaki soy ismi yanlışlığından dolayı devir yapılamaması nedeniyle davacının vekâletname verdiğini, taşınmazları önceden tanıdığı ilaç mümessili olan davalı …’e temlik ettiğini, davalı …, taşınmazları önceden tanıdığı doktor …’den satın aldığını, diğer davalı … ise bedeli karşılığında taşınmazları …’dan satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davalılar … ve … yönünden bedel tahsili talebinin kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece; ‘’ Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davalı vekiller … ve … yönünden satış işleminin vekalet görevinin kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği tespit edilip bu olgu benimsenmek suretiyle Mahkemece, davanın kabulüne
karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davacı vekilinin tapu iptal ve tescil isteğine yönelik temyiz itirazlarına gelince; …davalı vekil … savunmasında 24.11.2003 tarihli sözleşme başlıklı belgeye dayanmışsa da sözleşmede kullanılan mührün davacıya ait olduğu ispatlanamadığı gibi diğer vekil … taşınmazlar için davacıya 33.000.-TL bedel ödendiğini ispatlayamamıştır. TBK’nin 505. maddesine göre, vekil vekâlet verenin açık talimatlarına uymakla yükümlüdür. Oysa ki; dinlenilen davalı tanıklarının beyanlarından vekillerin talimatları davacıdan değil, davacının oğlu…’den aldığı anlaşılmıştır. Öte yandan, vekil … ile …’in birbirlerini tanıdıkları, iş ilişkisi içinde oldukları sabittir. Dosya içeriğinden; vekil … ile … arasında düzenlenen 07.06.2006 tarihli resmi akit tablosunda aynı adresi bildirdikleri, davalı …’a çıkarılan dava dilekçesinin 12.03.2009 tarihinde şirket yetkilisi …’a tebliğ edildiği tespit edilmiştir. Sonuç olarak, tarafların ve tanıkların beyanları ile tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde davacının vekili olarak temlik yapan … ile …’ın vekâlet görevini kötüye kullandıkları tapu kayıt malikleri davalılar … ve … ile vekillerin el ve işbirliği içinde hareket ettikleri anlaşıldığından, kayıt maliklerinin TMK’nin 3. maddesindeki iyiniyet karinesinden yararlanmayacakları kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca; tapu iptal ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. ‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile tapu iptal ve tescile karar verilmiştir.
Karar, davalılar … ile … vekili tarafından süresinde, davalı … vekili tarafından ise süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 438.maddesi uyarınca harçlandırılan dava değeri ( 16.000,00 TL ) 2015 yılı duruşma dava değeri ( 21.220,00 TL ) sınırı altında kaldığından, duruşma isteği değerden reddedilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-

Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar … ve … vekili ile davalı … vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Ancak, 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde; ‘’ Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. ‘’ düzenlemesine yer verilmiş olup, davalı …’in dava konusu 9641 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 49/300 oranında pay maliki olduğu gözetilmeksizin hükümde anılan taşınmazın tapu kaydının tümden iptal edildiği şeklinde yorumlanabilecek ve infazda tereddüt uyandıracak şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 1. bendindeki “numaralı parsellerin” ibaresinin çıkarılarak yerine “sayılı parsellerdeki davalılar adına olan payların” ibaresinin yazılmasına, davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi hükmün bu şekliyde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.