Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/6119 E. 2019/1381 K. 27.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6119
KARAR NO : 2019/1381
KARAR TARİHİ : 27.02.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası …’ın çekişme konusu 159 ada 6 parsel sayılı taşınmazı, kadastro çalışmaları sırasında muvazaalı olarak davalı oğlu … adına tespit ettirdiğini, çekişme konusu 159 ada 5 parsel sayılı taşınmazı ise muvazaalı olarak davalı torunu …’ye bağış yolu temlik ettiğini, mirasbırakanın asıl amacının kız evlatlarını miras haklarından mahrum bırakmak olduğunu ileri sürerek 159 ada 5 ve 6 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmadığı taktirde tenkisini istemiştir.
Davalılar, kadastro tespiti ve bağış yolu ile edinilen taşınmazlarla ilgili muris muvazaasına dayalı iptal tescil istenemeyeceğini, mirasbırakanın kötüniyetli hareket etmeyip tasarruf nisabını da aşmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlar; davalılar vekili aşamalarda, mirasbırakanın paylaşım amacıyla hareket ettiğini, mirasbırakana davalı oğlu …’in sürekli baktığını ve her türlü ihtiyacını giderdiğini, bunun karşılığında temlikin yapıldığını beyan etmiştir.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle her iki parsel yönünden iptal tescile karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1938 doğumlu mirasbırakan …’ın 27.07.2014 tarihinde ölümü üzerine davacı kızı Vahide, davalı oğlu … ile dava dışı kızı …’nin mirasçı kaldıkları, davalı …’nin de davalı …’in oğlu olduğu, 29.12.1994 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, 159 ada 6 parsel sayılı tapulu taşınmazın, mirasbırakan tarafından haricen ve rızaen davalı …’e bağışlandığı açıklanmak ve mirasbırakanın muvafakat beyanı alınmak suretiyle davalı … adına, 159 ada 5 parsel sayılı tapulu taşınmazın ise mirasbırakan adına tespit ve tescilinden sonra mirasbırakan tarafından 14.10.2005 tarihinde bağış yolu ile davalı torunu …’ye temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; bağış, geçerli işlemlerden olup bağış suretiyle temlik edilen taşınmazlar bakımından 1.4.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur.
Öte yandan, 159 ada 6 parsel sayılı taşınmazın davalı … adına olan tapu kaydı, asıl kayıt sahibi olan mirasbırakanın, tapulama sırasında tapulama teknisyenleri huzurunda verdiği ve imzası ile tapulama tutanağına bu yeri haricen davalıya bağışladığını ve davalı adına tesbitine muvafakat ettiğini beyan etmesi üzerine oluşmuştur.
Davacı, mirasbırakanın yaptığı bu tararrufun bedelsiz, muvazaalı ve kız evlatlarından mal kaçırma amacına yönelik olduğunu ileri sürerek, öncelikle tapu iptal tescil isteğinde bulunmuştur.
Gerçekten, tapulu taşınmazlarda mülkiyeti nakleden akitlerin resmi biçimde yapılması TMK’nun 706, BK’nun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükmü gereğidir. Ne var ki, gerek 766 sayılı Tapulama Kanununun 32/B maddesinde, gerekse 9 Ekim 1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanununun l3/B-a maddesinde bu yasaların genelde bir tasfiye yasası olmaları nedeniyle TMK’nun 706 ve BK’nun 213.maddesinde mülkiyetin naklinde öngörülen buyurucu nitelikteki hükümlere ayrık bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre kayıt sahibinin tapulama sırasında kadastro teknisyeni huzurunda, taşınmazın zilyedi adına tespit ve tesciline muvafakatını bildirmesi, mülkiyetin zilyet adına geçirilip, onun üzerine tespitinin yapılabilmesi için yeterli kabul edilmiştir. Eş anlatımla kadastro teknisyeni huzurunda verilen muvafakat bildirimi, resmi memur önünde serbest irade ile belirtilen tescil isteme beyanı olarak görülmüştür. Kayıt sahibinin zilyet adına tespite muvafakat beyanının haricen satış gibi ya da başka bir nedene dayandırılarak ileri sürülmüş olması da bu kabulde sonuca etkili değildir.
Öte yandan HGK’nun 29.11.2006 gün 2006/1-734 esas, 2006/761 karar sayılı yine HGK’nun 16.06.2010 gün 2010/1-282 Esas ve 2010/323 Karar sayılı içtihatlarında “Bir konunun içtihadı Birleştirme Kararı ile aydınlanması, ameli sonuç bakımından o konuda yeni bir yasa çıkarılması anlamına gelmektedir. Nasıl ki, yasa hükümleri uygulanırken tefsirleri ve asıl amacının belirlenmesi gerekmekte ise yine yasa hükmünde olan İçtihadı Birleştirme Kararının da tefsiri mümkün olup, bu durum sonuçları ile bağlayıcı olan İçtihadı Birleştirme Kararının genişletilmesi ve değiştirilmesi anlamına gelmemektedir. Bu nedenle İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde muris muvazaasının oluşabilmesi için taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı olması yanında murisin tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olması koşulunun ne anlama geldiğinin saptanması gerekmektedir. Burada kastedilen irade açıklaması murisin bizzat tapu memurunun önüne giderek beyanda bulunması değil, her ne biçimde ve her ne yolla olursa olsun murisin iradesinin resmi memura ulaştırılması ve bu iradenin tapudaki muvazaalı devir işlemine esas olmasıdır, yani iradenin hangi vasıta ile değil, hangi amaçla tapu memuru önüne geldiği önemlidir,”denilmektedir.
Görüleceği üzere butlan sonucunu doğurarak, murisin temliki tasarruflarının iptaline imkan tanıyan 01.04.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın murisin tapulu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak tapu memuru huzurunda iradesini satış doğrultusunda açıklaması ya da yukarıda tarih ve sayısı yazılı HGK Kararlarında da açıklandığı gibi eş değer sonuç doğuran Kadastro Kanununun 12/B-a maddesi uyarınca kadastro teknisyeni huzurunda bu doğrultuda beyanda bulunması gerekir.
Hal böyle olunca; çekişme konusu taşınmazların, bağış yolu ile temlik edildiği gözetilerek davacının tapu iptal tescil isteğinin reddedilmesi, tenkis isteği yönünden ise araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile iptal tescil isteğinin kabulü doğru olmamıştır.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.