Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/5930 E. 2019/4918 K. 01.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5930
KARAR NO : 2019/4918
KARAR TARİHİ : 01.10.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.10.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekilleri Avukat …, Avukat …geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar … vd. vekili Avukat, davalılar … vd. vekili Avukat, davalı … gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, 1947 doğumlu olup, okuma yazma bilmediğini, kendisini bir tarikatın şeyhi olarak tanıtan davalı … ve onun müritlerinin davranış ve sürekli telkinleri sonucu psikolojisinin bozulduğunu, davalı …’in yanında kimse yokken notere götürüp yanıltılarak …. Noterliği’nin 17.02.1997 tarih ve 02830 yevmiye no ile aynı noterliğin 07.06.1996 tarih ve 06931 yevmiye nolu iki adet düzenleme şeklinde borç senedi imzalattırdığını, Noterlik Kanunu’nun 84., 85., ve 86. maddeleri dikkate alınmadan düzenlenen borç senetlerinin geçersiz olduğunu, anılan senetlerin … tarafından… İcra Müdürlüğü’nün 1997/433 Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, ödeme emrinin kendisi ile ilgisi ve alakası olmayan adreslere gönderilerek sahte imzalarla kesinleştirildiğini, bu suretle haczedilen 257 parsel sayılı taşınmazının cebri icrada …ile işbirliği içerisinde olan ve …in verdiği para ile ihaleye katılan diğer davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek muvazaa, butlan, hata, hile ve inançlı işlem gereğince borç senetlerinin geçersizliğinin tespiti ile tapu iptal ve tescile olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, borç senetlerinin davacının aldığı borçlara karşılık düzenlendiğini, borçların ödenmemesi üzerine yapılan icra takibi sonucu dava konusu taşınmazın satıldığını, davacının kendisine yetecek kadar okuma-yazma bildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama aşamasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
Davalı … ve …, taşınmazın cebri icra yoluyla satıldığını, ihalenin usule uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini bildirmişlerdir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “…öncelikle çekişme konusu taşınmazın … İcra Dairesi’nin 2010/14882 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen takip sonucunda dava dışı kişilere ihale edilip edilmediği, ihale edilmiş ise ihalenin kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durulması, taşınmazın el değiştirdiğinin belirlenmesi halinde 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 125. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve bu yöndeki usûli eksikliğin giderilmesi, öte yandan davacının delil listesinde bildirdiği tanıkların dinlenmesi, … 2. İcra Müdürlüğü’nün 1997/443 Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibi sırasında davacının hangi adreste ikamet ettiğinin etraflıca araştırılması, toplanacak deliller toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinden bir karar verilmesininin gerektiği..” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; … Noterliğince düzenlenen 07.09.1996 ve 17.02.1997 tarihli 2 adet düzenleme şeklinde borç senedine dayanarak davalı … tarafından davacı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 1997/443 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takip neticesinde haczedilen borçlu davacıya ait çekişme konusu 257 parsel sayılı taşınmazın cebri icrada 25.05.1998 tarihinde davalılar … ile …’a satıldığı, ihalenin kesinleşmesi üzerine 17.06.1998 tarihinde ½’şer oranda davalılar … ile …adına tescil edildiği, davalı …’in ½ payını 17.05.2004 tarihinde dava dışı Turhancan’a; …’ın temellük ettiği ½ payı 05.12.2005 tarihinde davalı …’e; davalı …’in cebri ihale ile edindiği ½ payı 03.08.2007 tarihinde davalı …’e temlik ettikleri, dava dışı alacaklı …’ın, … İcra Müdürlüğü’nün 2010/14882 Esas sayılı dava dosyası ile kayıt maliki olan davalı … aleyhine başlattığı icra takibi sonucunda çekişme konusu 257 parsel sayılı taşınmazın cebri icra ile dava dışı …’a ihale edildiği, açılan ihalenin feshi davasının da reddedilerek kararın kesinleştiği, davacının, dava konusunun yargılama aşamasında el değiştirmesi sebebiyle 6100 sayılı …nun 125. maddesi uyarınca davasına tazminat davası olarak devam etmek istediği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; icra hukuku ile sınırlı olarak basit yargılamaya tâbi ihalenin feshi davasının mülkiyet hakkının illetini teşkil eden nedenin varlığına ya da yokluğuna delalet edemeyeceği; Türk hukuk sisteminde, tapu kayıtlarının oluşumuna esas alınan illilik prensibi gereği, ihalenin ayakta bulunması ya da fesih isteğinin reddedilmiş olması keyfiyetinin temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmayacağı ve kesin hüküm teşkil etmeyeceği açıktır.
Somut olayda, dosya arasına getirtilen … 2. İcra Müdürlüğü’nün 1997/433 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinden; ödeme emrinin 02.10.1997 tarihinde “muhatabın kendi imzasına tebliğ edildi.” açıklaması ile davacı borçlu …’nın Merkez Burhaniye köyü … adresinde tebliğ edildiği, daha sonraki tebligatların Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapıldığı, … 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/154 Esas sayılı talimat dosyası ile grafoloji ve sahtecilik uzmanlarından aldırılan 07.06.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre, 02.10.1997 tarihli ödeme emri tebliğ mazbatasındaki imzanın davacı … elinden çıkmadığı kanaati bildirildiği gibi, 27.12.2014 tarihli zabıta araştırması ile davacı borçlunun … Merkez Burhaniye köyünde kesin olarak sürekli ikamet edip etmediğinin bilinmediğinin tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Tüm dosya içeriği ve yukarıda değinilen olgular birlikte incelenip değerlendirildiğinde; davalı …’in 2 adet muvazaalı borç senedi düzenleyerek davacı aleyhine icra takibi başlattığı, icra takibinde davalıya çıkarılan tebligatların usulüne uygun olmadığı, cebri ihale ile devralan davalılar İsmet ve Veysel adına oluşan kaydın hukuki temelden yoksun olup, yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu, davalı …’ın oğlu olan davalı …’ın yolsuz tescili bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğu, TMK’nun 1023. maddesinin korumasından yararlanamayacağı, sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, tüm davalıların tazminat talebinden müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekiken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekilleri için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.