YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5654
KARAR NO : 2019/1172
KARAR TARİHİ : 21.02.2019
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacı, mirasbırakan babası …’ın 3976 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki 3 dairesini oğlu …’ye, birini de oğlu …’e muvazaalı olarak temlik ettiğini, …’nün de anılan daireleri muvazaalı olarak kardeşleri …’e devrettiğini, taşınmazda kalan son dairede ise 3/20 payın kendisine kaldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras hissesi oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Asıl davada davalı …, dava konusu taşınmazlardan …, zemin ve birinci kattaki dairelerin tarafından inşa ettirildiğini, 1 numaralı daireyi 2 yıl önce …’ya temlik ettiğini, birleştirilen davada davalı …, taşınmazı tanımadığı …’den satın aldığını, bedelin bir kısmını çek bir kısmını da kredi ile ödediğini, taşınmazı satın aldıktan sonra orada yaşamaya başladığını, davacı ile kardeşleri arasındaki sorunları bilmediğini ve iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Birleştirilen davada davalı …, mirasbırakan babalarının tüm çocuklarını toplayıp maliki olduğu taşınmazı üzerine herkesin birer daire yapmasını istediğini, bu teklifi sadece …’in kabul etmediğini, ona da taşınmazdaki hakkına karşılık 3,5 ton fındık verdiğini, …’in 1,2 ve 3 numaralı daireleri yaptığını, 4 numaralı daireyi kendisinin yaptığını ve babasının daireleri yapanlara temlik ettiğini, 5 numaralı daireyi de …’nün yapmasına ve babasının da al demesine rağmen almadığını bildirip davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, kardeşlerin taşınmazları aralarında paylaştıkları ve mirasbırakanın muvazaa kastı olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’ın 12.05.2006 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak oğulları …, …, …, … ve …’nün kaldıkları, mirasbırakanın dava konusu 1, 2 ve 3 numaralı bağımsız bölümleri 21.05.1998 tarihinde asıl davanın davalısı …’ye, 4 numaralı bağımsız bölümü de birleştirilen davanın davalısı …’e temlik ettiği, davalı …’nün 1, 2 ve 3 numaralı bağımsız bölümleri 01.06.2005 tarihinde asıl davanın davalısı …’e, …’in de 1 numaralı bağımsız bölümü 28.12.2006 tarihinde birleştirilen davanın davalısı …’ya, davalı …’in 4 numaralı bağımsız bölümü 24.09.2007 tarihinde birleştirilen davanın davalısı Metin’e, Metin’in de 4 numaralı bağımsız bölümü 12.03.2012 tarihinde dava dışı …’e devrettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun (HMK) 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta, dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Bu usul kuralının kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
Öte yandan, davalar birleştirilse dahi her dava bağımsız varlığını sürdürdüğünden birleştirilen her dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir.
Hâl böyle olunca, dava konusu 4 numaralı bağımsız bölümün dava dışı üçüncü kişiye temlik edilmesi nedeniyle HMK’nin 125. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması, bu yöndeki usuli eksiklik giderildikten sonra işin esasına girilmesi ve her bir dava bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değerinin, taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların payına isabet eden değer olduğu gözetilmeksizin harç alınması da doğru değildir.
Davacının, değinilen nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.