Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/4525 E. 2019/1113 K. 20.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4525
KARAR NO : 2019/1113
KARAR TARİHİ : 20.02.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, dava konusu 554 ada 1 parsel sayılı … Vakfından icareli taşınmazın 14′ erden 28/176 payının … kızı Eleni ve … kızı …, 63’erden 126/176 payının … oğlu …, … oğlu İstavri (İslavri) adlarına kayıtlı olduğunu, kayıt maliklerine … 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.04.2010 tarih 2009/973 Esas, 2010/431 Karar sayılı kararı ile … defterdarının kayyım tayin edildiğini, yapılan tahkikat neticesinde uzun zamandan beri sahipsiz kalan taşınmazın mutasarrıflarının hayatı ve nerede olduğuna dair bir bilgi elde edilemediğini, taşınmaz mutasarrıflarının gaip kişilerden olduğu kanaatine varıldığını ileri sürerek, Vakıflar Kanunu 17. maddesi gereğince … evlatları Eleni, …, … ve İslavri(İstavri) adlarına kayıtlı toplam 154/176 payın mutasarrıflarının gaipliğine karar verilmesi suretiyle … Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sûbut bulan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi …’ nün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

-KARAR-

Dava, 5737 sayılı Vakıflar Kanununa dayalı gaiplik ve tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine.
Hemen belirtilmelidir ki, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Bilindiği gibi, davalı … gaip kişilerin hak ve menfaatlerini korumak üzere, 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun uyarınca atandığına ve kayyım sıfatıyla temsil ettiği gaip kişilerin hak ve menfaatini korumak için eldeki davada davalı olarak yer aldığına göre, eldeki dava yönünden 492 Sayılı Harçlar Kanunu kapsamında harçtan muafiyeti söz konusu değildir.
Diğer taraftan, kayyımlığa dayanak teşkil eden 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’un 2.maddesinde “Kayyımlıkla ilgili işlemler, her türlü vergi, resim, harç, katkı payı gibi mali yükümlülüklerden müstesnadır.” hükmüne yer verilmiş ise de, burada yargı harçlarından bağışıklığa ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır (HGK’ nun 12.10.2011 gün ve 2011/3-629 E.2011/613 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, mahkemece davalı aleyhine dava değeri üzerinden hesaplanan nispi harca hükmedilmesi gerekirken davalının harçtan muaf olduğu gerekçesiyle harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi isabetsizdir.
Ne var ki, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 2. fıkrasının hükümden çıkarılarak yerine 2. fıkra olarak ” Alınması gereken 1.366,20TL harçtan peşin alınan 341,55TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.024,65TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına” cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.