Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/4504 E. 2019/1132 K. 20.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4504
KARAR NO : 2019/1132
KARAR TARİHİ : 20.02.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı … tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, çekişme konusu 833, 1125, 1133, 2203, 2204, 2383, 2465, 2470, 2818, 2819, 2854, 2867, 2908, 3673, 3892 parsel sayılı taşınmazlar miras bırakanları …ve… kızı 1908 doğumlu … (…) adına kayıtlı iken …ve Ummuhanı’dan olma 1891 doğumlu … mirasçıları olan davalıların isim benzerliğinden yararlanarak taşınmazları adlarına intikal ettirdiklerini, bu taşınmazlardan 2867 parsel sayılı taşınmazın 18.02.2011 tarihinde davalı …’e devredildiğini, yapılan satış işleminin hukuken geçersiz olduğunu ileri sürerek tapuların iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini olmadığı takdirde miras bırakan … (Pişkin) adına tescilini istemişler, yargılama aşamasında mirasçı …’un davaya dahil edilmesini istemişlerdir.
Davalı …, iyiniyetli alıcı olduğunu davalılar Hasan Hüseyin, Mehmet, Çapan ve Arif, davacıların aktif husumet ehliyetlerinin olmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olup hüküm sadece 2867 parsel sayılı taşınmaz maliki davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
./..

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2203, 2204 , 2382, 3673, 2854, 2867 parsel sayılı taşınmazların tamamı, 833, 1133, 2465, 2818, 2819, 2908 parsel sayılı taşınmazların 1/4 payı, 1125 ve 2470 parsel sayılı taşınmazların 2/16 payı ile 3892 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payının 1960-1962 tarihlerinde davacıların miras bırakanı …ve… kızı 1908 (1324) doğumlu … (…) adına kadastroca tespit ve tescil edildiği, çekişme konusu taşınmazlardaki … (…) payının, 23.12.2010 tarihinde …ve … kızı 1891 doğumlu (1307) … mirasçıları olan davalılara intikal ettiği, davalıların çekişme konusu 2867 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını 18.02.2011 tarihinde davalı …’e temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla Medeni Kanunun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke M.K.nun 1023.maddesinde aynen “tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur” şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasına göre “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde öngörülmüştür.
Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, davalı …’in …ve … kızı 1891 (1307) doğumlu … mirasçıları olan diğer davalılar ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği, durumu bilen ya da bilebilecek kişi konumunda bulunduğu hususunun davacılar tarafından kanıtlandığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, davalı …’in dava konusu 2867 parsel sayılı taşınmazı temellükünde iyiniyetle hareket ettiği ve TMK’nun 1023. madde koruyuculuğundan yararlanacağı gözetilerek davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi davalı …’in sadece maliki olduğu 2867 parsel sayılı taşınmaz yönünden yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir.
Davalı …’in yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.