Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/4349 E. 2019/1109 K. 20.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4349
KARAR NO : 2019/1109
KARAR TARİHİ : 20.02.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 171 ada 112 parsel sayılı taşınmazda bulunan 9 nolu bağımsız bölümün davalı vekil … tarafından vekalet görevi kötüye kullanılmak suretiyle eşi davalı …’ya devredildiğini ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescile, olmazsa tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının kendilerine borcu olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, davacının isteği doğrultusunda temliğin yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, verilen kesin sürede harç ikmali yapılmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; davanın niteliğine göre; konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu ve nisbi harca tabi olduğu kuşkusuzdur.
Dosyanın incelenmesinden; davanın, 50.000 TL dava değeri üzerinden harç ödenmek suretiyle açıldığı, yargılama sırasında 08.10.2015 tarihli duruşmada “ Dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın 08/07/2015 havale tarihli ek rapor ile belirlenen değerin davacı hissesine tekabül eden kısmının 84.240,00-TL olduğu anlaşılmakla bu değer üzerinden belirlenen ve dava başlangıcında dava değeri olarak gösterilen 50.000,00TL’nin mahsubu ile 34.240,00-TL’nin binde 68,31 oranına tekabül eden 1/4 olan 584,73-TL bakiye nispi peşinharcın davacı vekili tarafından ikmali için duruşma zaptının tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre verilmesine, verilen süre içerisinde yatırılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına” şeklinde duruşmada bulunan davacı vekiline ihtar edildiği, harcın ikmal edilmediği, takip eden 17.11.2015 tarihli duruşmada davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Gerçekten de, 492 Sayılı Harçlar Kanunu harcın alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmayıp, anılan hususun mahkemece kendiliğinden gözetileceğini düzenlemiş ve buyurucu nitelikteki 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüş ise de; tarafların üzerinde uzlaşamadıkları durumlarda, harca esas alınacak dava değerinin uzman bilirkişiler aracılığıyla keşfen saptanmasında zorunluluk vardır.
Harçlar Kanununun 30. maddesinde ”… Muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz, HUMK’nun 409. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150.) maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” düzenlemesine, HMK’nın 150/4. fıkrasında ; “Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir…” ve 5. fıkrasında ise; “İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Öte yandan, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır.
Oysa somut olayda, eksik harcın ikmaline ilişkin muhtıranın usulüne uygun olduğu söylenmez.
Şöyle ki;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 90/1 maddesine göre hakim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Harçlar Kanununun 30. maddesinde eksik harcın ikmali için gelecek celseye kadar süre tanınması gerekirken, mahkemece bir sonraki celse 17.11.2015 tarihinde bırakılmış olmasına karşın davacı tarafa 1 haftalık kesin süre verilmiştir.
2-Harç ikmaline ilişkin ara kararı yerine getirilmediği takdirde, HMK’nın 150. maddesi gereği dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, mahkemece doğrudan açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hâl böyle olunca, dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen değerleri üzerinden davacının miras payına isabet eden kısmın saptanması, ondan sonra eksik harç tespit edilerek Harçlar Kanunu 30. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 150. maddesi uyarınca davacıya sonraki celseye kadar süre verilmesi, mahkemece (belirlenen değer üzerinden) harcın tamamlanmaması durumunda 492 sayılı Harçlar Yasasının 30. maddesi yollaması ile 6100 s. HMK’nın 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması ve şartlar oluştuğu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.