Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/4123 E. 2019/1056 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/4123
KARAR NO : 2019/1056
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı …’ün, 23428 ada 1 parseldeki 189/7453 payını, 23411 ada 7 parseldeki 5381/38650 payını, 23395 ada 1 parseldeki 353/255650 payını dava dışı oğlu Abdurrahman’ın akrabası olan davalıya, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak satış suretiyle temlik ettiğini, temlikten kısa bir süre sonra ölmesine rağmen terekeden satış bedelinin çıkmadığını, temlikten sonra da taşınmazların kira gelirlerini …’ın aldığını, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazları satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin üçüncü kişiye yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar Dairece; “… muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların mirasçı olmayan 3. kişilere karşı da açılabileceği hususunun göz ardı edilerek 3. kişi durumunda bulunan davalıya karşı dava açılamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılması, taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir…” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde muvazaa olgusunun ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temliklerin muvazaalı olduğu saptanarak yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının işin esasına ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava 40.000 TL değer göstermek suretiyle açılmış, keşfen belirlenen değer üzerinden davacının payına isabet eden tutar dava tarihi olan 05.08.2011 tarihi itibarıyla 18.068,35 TL olarak tespit edilmiştir. Bu durumda davacının payına isabet eden değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Ancak, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 2. bendinin hüküm yerinden çıkarılarak, yerine 2. bent olarak “ Alınması gereken 1.234,25 TL nisbi karar ve ilam harcından, peşin alınan 594 TL harcın mahsubu ile eksik 640,25 TL karar ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına” ve hükmün 7. bendinin hüküm yerinden çıkarılarak, yerine 7. bent olarak “Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükte olan AAÜT’ye göre belirlenen 2.168 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlelerinin yazılmasına, davalının temyiz itirazlarının değinilen yönler itibariyle kabulü ile 6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.