Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/3990 E. 2019/703 K. 07.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3990
KARAR NO : 2019/703
KARAR TARİHİ : 07.02.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davada davalı … vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakan …’nın 2425 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini 18.03.2009 tarihinde satış suretiyle torunu olan davalı … ’a devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan… mirasçılarının miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini ayrıca asıl davada, davalının 6100 sayılı HMK madde 329/1-2’ye göre vekalet ücretini ödemeye ve 5.000,00 TL disiplin cezasına mahkum edilmesini istemişlerdir.
Asıl ve birleştirilen davalarda davalı, mirasbırakana sahip çıktığını ve destek olduğunu, taşınmazın minnet duygusuyla temlik edildiğini, mirastan mal kaçırma iddialarının doğru olmadığını belirterek asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’nın 01.12.2013 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacılar ile dava dışı kızı …’in kaldığı, mirasbırakanın davaya konu mesken niteliğindeki 10 nolu bağımsız bölümün intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetini 18.03.2009 tarihinde davalı torununa satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Asıl dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade istekli açılmış, bilahare davacılar taleplerini daralatarak, isteklerini miras paylarına hasretmişlerdir. Birleşen dava mirasçı Ahmet tarafından yine terekeye iade istekli açılmış, dava dışı mirasçı … davaya muvafakat etmediğini bildirmiştir.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK’nin 701. maddesinde (…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK’nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim, bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK’nin 640. m. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekir.
Öte yandan davalar birleştirilse bile müstakil dava olma özelliklerini koruduğundan her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur.
Mahkemece, bu hususa riayet edilmediği gibi, asıl davada talep daraltıldığı, paya hasredildiği halde HMK 26. maddesi hükmü gözardı edilerek asıl dava bakımından da terekeye iade kararı verilmiştir.
Bir başka husus da muris muvazaasına dayalı davalarda dava değeri, taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların payına isabet eden değer olduğu halde mahkemece bu husus da gözardı edilmiştir.
Hal böyle olunca; asıl ve birleştirilen davalar bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması, asıl davada davacıların taleplerini daraltarak pay oranında talepte bulunduklarının gözetilmesi, birleşen davada davacı …’e terekeye mümessil tayin ettirmesi için süre verilmesi, dava açıldığı takdirde sonucu beklenerek mümessil tayin edilirse davaya tereke mümessili huzuruyla devam edilmesi ve birleşen davalar bakımından ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken değinilen husular gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile açıklanan nedenden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.