Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/3762 E. 2019/79 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3762
KARAR NO : 2019/79
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : … VD.
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı alacak isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı … ile yeğeni …’nin 1608 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait 1888 sayılı parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığını söylemeleri üzerine 19.000 TL satış bedeli karşılığı 1608 parsel sayılı taşınmazı satın aldığını, sonradan 1608 parsel sayılı taşınmazın kadim yol olduğunu öğrendiğini, davalı …’in parayı geri ödemeyi kabul etmesine rağmen bir ödeme yapmadığını ileri sürerek, satışın iptali ile satış bedeli olan 19.000 TL’nin satış masrafları ve yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davalı …’in satışın tarafı olmadığını, davacının satış bedeli olarak 18.000 TL ödediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı şirket yönünden hakdüşürücü süre nedeniyle, davalı … yönünden ise husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalı… Yapı İnşaat Taahhüt Yapı Malzemeleri Madencilik Otomotiv Yedek Parça Tarım Seracılık Arıcılık Hayvancılık İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ni temsilen …’nin 29.08.2013 tarihinde 1608 parsel sayılı, 44 m2, arsa nitelikli taşınmazı, 16.000 TL bedelle, davacı …’a satış suretiyle temlik ettiği, eldeki davanın 13.10.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle satış sözleşmesinin tarafı olmadığı gözetilerek davalı … yönünden taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının bu yöndeki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince, her ne kadar mahkemece 6098 sayılı TBK’nun 39. maddesinde düzenlenen bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmiş ise de; davacının dava dilekçesinde hileyi yaptırdığı ölçüm ile öğrendiğini belirttiği, buna ilişkin dava dilekçesine ekli olarak sunduğu aplikasyon haritasının da 10.02.2014 tarihli olduğu, eldeki davanın ise 13.10.2014 tarihinde açıldığı gözetildiğinde davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davalı şirket yönünden davanın süresi içerisinde açıldığı gözetilerek tarafların bildirdikleri delillerin toplanması, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının bu yöne ilişkin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.