Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/3720 E. 2019/208 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3720
KARAR NO : 2019/208
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalı … yönünden davanın kabulüne, davalı … yönünden davanın husumetten reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı … vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, çocuklarına ait bir taşınmaz için diğer maliklerle birlikte davalı …’in şirketi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, yapılan bu sözleşmeden sonra davalı …’in, inşaatın yapımı için vekalet vermesi gerektiği telkiniyle hile ile kendisini vekil tayin ettirdiğini ve vekalet görevini kötüye kullanarak ve bedelsiz bir şekilde kendisine ait olan dava konusu 101 ada 12 parseldeki 6 numaralı bağımsız bölümü davalı kardeşi Tarık’a devrettiğini ileri sürerek anılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … ve davalı …, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı … yönünden davacının kandırılması suretiyle hile ile vekaletname alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı … yönünden tapu maliki olmadığı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, kızları …’e vekaleten, …’e de velayeten 331 ada 2 parsel sayılı taşınmaz için diğer maliklerle birlikte …Tarım İnşaat Otomotiv İthalat İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile … 5. Noterliğinin 13.12.2013 tarih ve 5787 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesini akdettiği, daha sonra kendisine ait 101 ada 12 parseldeki 6 numaralı bağımsız bölüm ile birlikte toplam 6 adet taşınmazı için satış yetkisini de kapsayan … 5. Noterliğinin 03.01.2014 tarih ve 48 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı …’i vekil tayin ettiği, davalı …’in anılan vekaletname uyarınca dava konusu taşınmazı 23.01.2014 tarih ve 1536 yevmiye numaralı işlem ile davalı kardeşi …’a 22.500,00 TL bedelle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten ve 6100 sayılı HMK’nin 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin HMK’nin 297. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu aynı maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada HMK’nin 294. maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren, tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur.
Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ve usul kanunlarının yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, kısa kararda davanın kabulüne karar verildiği, gerekçeli kararda ise “davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile; … ili, … ilçesi, … Mahallesi, 101 ada, 12 parsel sayılı taşınmazın davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile davacı …Tan TC.: …) adına tapuya kayıt ve tesciline, dahili davalı … hakkında açılan davanın husumetten reddine, ” hükmedildiği ve bu hali ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki doğduğu açıktır.
Hal böyle olunca, 10.04.1992 günlü ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
Davacının ve davalı …’ın, değinilen nedenden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.