Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/2754 E. 2019/227 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2754
KARAR NO : 2019/227
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen gaiplik, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı Kayyım tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-

Davacı … İdaresi, 5737 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca dava konusu 44 parsel sayılı taşınmazın aslının vakıf olduğunun tespiti ile 1/4 pay maliki Emin’in gaipliğine ve kayyım adına yatırılan kamulaştırma bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kayyım, taşınmazın taviz bedelinin ödendiğini, vakıfla ilişiğinin kesildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 5737 sayılı Kanun’un 17. maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun(TMK) 33. maddesi; “Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır. Bu süre, ilk ilânın yapıldığı günden başlayarak en az 6 aydır” hükmünü içermektedir. Bu hüküm uyarınca, gaip kişiler için yapılan ikinci ilânın ilk ilândan başlayarak en az 6 ay sonra yapılması gerekeceği açıktır.
Somut olayda, mahkemece anılan hüküm gözardı edilerek ilanlar 4 Temmuz 2013 ve 23 Ağustos 2013 tarihlerinde yapılmıştır.
Diğer taraftan, gaipliğine karar verilmesi istenen paydaşın nüfus bilgileri açısından Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü nezdinde bir araştırma yapılmamıştır.
Hâl böyle olunca, TMK’nın 33. maddesi hükmü gözetilmek suretiyle her iki ilan arasında 6 aylık süre bulunacak şekilde ilanların yapılması; öte yandan, gaipliği istenen kayıt malikinin nüfus kaydının ve mirasçısının bulunup bulunmadığının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden sorularak 5737 sayılı Kanun’un 17. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.