Yargıtay Kararı 1. Hukuk Dairesi 2016/18196 E. 2020/1771 K. 11.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 1. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/18196
KARAR NO : 2020/1771
KARAR TARİHİ : 11.03.2020

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu 3237 ada 52 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu depoyu kredi temin edebilmesi amacıyla dava dışı kız kardeşi Huriye’nin damadı olan davalı …’a satış suretiyle ancak bedelsiz temlik ettiğini, davalının da taşınmazı diğer davalı …’ye devrettiğini, davalıların kötüniyetli olduklarını, taşınmazın kiralarını hala kendisinin aldığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa taşınmazın bugünkü değerinin yasal faiziyle tahsilini istemiştir.
Davalı …, iddianın doğru olmadığını, taşınmazın bedelini ödediğini davalı …, taşınmazı bedelini ödeyerek iyiniyetle satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içerğinden, toplanan delillerden, davacının 5 nolu depolu dükkanını vekil kıldığı dava dışı Huriye aracılığıyla 13.03.2008 tarihinde davalı …’a satış suretiyle temlik ettiği, Nevzat’ın da taşınmazı 15.10.2009 tarihinde diğer davalı …’ye devrettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın yazılı delil ya da yemin delili ile kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 308/1. maddesine göre, “Kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir.” HMK 309. maddesine göre, kabulün dilekçe veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı, kabulün hüküm ifade etmesinin karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmadığı, HMK 310. maddesine göre, kabulün hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, HMK 311. maddesine göre, kabulün kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı düzenlemelerine yer verildiği açıktır.
Diğer taraftan tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan kişinin bu kazanımı korunur (TMK’nın 1023. md.). Yasada öngörülen ve dayanağını TMK’nun 3. maddesinden alan iyiniyetin aynı zamanda bu iddiada bulunana bir özen ve itina borcu yüklediği de kuşkusuzdur. Ancak, bu özenin ve dikkatin sicile yönelik olması gerektiği de tartışmasızdır. Sicile güvenen kişinin sicilin dayanağını oluşturan kayıt ve belgeleri inceleme yükümlülüğü yoktur. TMK’nın 1023. maddesine göre, tescil herhangi bir nedenle yolsuz olsa yani hak sahibi ya da hakkın konu ve kapsamı bakımından gerçeği yansıtmasa bile, mülkiyet ya da başka bir ayni hak edinen üçüncü şahsın iyiniyetli olması koşulu ile bu edinimi geçerlidir.
Somut olayda, davacının yazılı delil ibraz etmediği, yemin deliline dayandığı, davalı …’ın 16.06.2016 tarihli oturumda yemin eda ettiği, ne var ki adı geçen davalının hükümden sonra 28.06.2019 tarihli dilekçesi ile davayı kabul ettiğini beyan ettiği görülmektedir.
Davalı …’ın kabul beyanı gözetilerek 2. el konumunda bulunan davalı …’nin iyiniyetli olmaması halinde ediniminin korunmayacağı kuşkusuzdur.
Ne var ki, mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, son malik davalı …’nin iyiniyetli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, iyiniyetli ise davanın reddine aksi halde kabulüne karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.